İBB Kültür A.Ş., İstanbul’un 1950 ile 1980 yılları arasında çekilen Yeşilçam filmlerine yansıyan fiziki, kültürel ve toplumsal manzaralarını yakından inceleyen 'Yeşilçam Sineması’nda İstanbul: Değişen Kültür ve Toplumsal Yaşam' adlı bir kitap yayımladı.
İstanbul’un kültür tarihine dair yayımladığı kaynak eserlerle öne çıkan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş., İstanbul’un 100 Sinema Salonu adlı kitaptan sonra yayımladığı sinema kitaplarına bir yenisini ekledi. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı, Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Barış Bulunmaz ve Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ömer Osmanoğlu’nun birlikte kaleme aldığı Yeşilçam Sineması’nda İstanbul: Değişen Kültür ve Toplumsal Yaşam adlı kitapta, Yeşilçam’da 1950 ile 1980 yılları arasında çevrilmiş, İstanbul’u doğal bir film platosu olarak kullanan ve şehirde meydana gelen sosyo-kültürel dönüşümlerin yoğun izlerini taşıyan 50 sinema filmi yer alıyor. Filmler kültürel kimlik ve aidiyet sorunları, şehir hayatında sermaye ve emek ilişkisi, iç ve dış göç, birey ve aile, din ve değişen toplumsal değerler, gelenek ve modernleşme, kentleşme ve gecekondulaşma kavramları etrafında tahlil ediliyor.
“İstanbul neyi kaybetti neyi kazandı?”
Kitabın yazarları, böyle bir kitap yazma amaçlarını Önsöz’de şöyle açıklıyor: “1950’li yıllardan itibaren Türkiye’de, şehirler hızla dönüşmeye ve yeni değerler yaygınlık kazanmaya başlamıştır. Yeşilçam Sineması’nın doğduğu bu dönemde, yönetmenler ve senaristler mevcut değişimlere bigâne kalmamış ve toplumsal meseleleri sinemanın diliyle aktarma çabası içine girmişlerdir. İstanbul’un 1950’lerden 1980’lere kadarki sosyal ve kültürel dönüşümünü anlama çabasının bir ürünü olan bu kitap aynı zamanda, şehrin farklı imajlarını, anlamlarını, çağrışımlarını ve zihinlerdeki temsilini de analiz etmeyi hedeflemektedir. İstanbul’un Türkiye toplumuna ilişkin temsil edici bir özelliğe sahip olduğu savını doğru kabul edersek, kitap bir bakıma Türkiye toplumunun dönüşümüne dair ipuçlarını da barındırmaktadır. Filmleri analiz ederken kimlik, kişilik ve aidiyet sorunlarının yanı sıra, göç, aile, din, gelenek, değerler, modernleşme, kentleşme ve gecekondulaşma gibi temalar çerçevesinde değerlendirmeler yapmaya gayret ettik. Kanaatimiz odur ki, ‘İstanbul 1950’lerden 1980’lere kadar neyi kaybetti ya da neyi kazandı’ sorusunun cevapları biraz da bu filmlerde gizlidir.”
Bulunmaz ve Osmanoğlu, kitabın bir diğer amacının İstanbul’un on yıllara yayılan kültürel ve toplumsal dönüşümünün izlerini Yeşilçam filmlerindeki değişen semt manzaralarında sürmek olduğunu belirtiyor: “Özellikle 1960 ve 1970’li yıllar, İstanbul’un hızlı bir dönüşüm geçirdiği yıllardır. İstanbul bu yıllarda farklı sebeplerden ötürü bir cazibe merkezi olmaya başlamıştır. Hızlı nüfus artışı ve kontrolsüz göç; sosyal, kültürel ve ekonomik bakımdan İstanbul’u köklü bir dönüşüme uğratmıştır. İstanbul konut sıkıntısının neden olduğu gecekondulaşma ve çarpık kentleşmeyi sancılı bir biçimde tecrübe etmiş; alt yapı, sağlık ve eğitim hizmetlerindeki yetersizliklerin yanı sıra istihdam ve işgücünde ciddi sıkıntılar yaşanmıştır. Yeşilçam filmleri dikkatle izlendiğinde, “taşı toprağı altın” olan İstanbul’un karakteristiği, dokusu ve kimliği, ekolojisi ve estetiği sürekli bir dönüşüm geçirmektedir. Biz de bu dönüşümü görebilmek amacıyla İstanbul’u hikayenin esas zemini, dekoru ya da merkezi olarak kullanan filmler üzerinde yoğunlaştık. Bu nedenle seçtiğimiz filmler, İstanbul’un mekansal/coğrafi olarak en fazla göründüğü filmlerdir; dahası bu filmler şehrin farklı bölgelerini, semtlerini ve muhitlerini de yansıtmaktadır.”
İstanbul’un ulaşım tarihinin tanıkları
Kitap sadece yerleşim yerlerindeki değişimi incelemesi bakımından değil, aynı zamanda Yalnızlar Rıhtımı (1959), Üsküdar İskelesi(1960), Otobüs Yolcuları (1961) başta olmak üzere birçok filmdeki at arabası, tren, istasyon, gar, tramvay, otobüs, dolmuş, taksi, vapur, iskele, havalimanı, vb. görüntülere dair bilgiler sunması sayesinde İstanbul’un ulaşım tarihine dair de zengin bir malzeme içeriyor.
Bir yanda sınıfsal ayrımlar, diğer yanda iç içe geçmiş bir kültür
Kitap, ahşap evlerden kurulu eski mahallelerin yerini almaya başlayan apartman bloklarının erken örneklerini içeren filmlerle kentin yapısındaki köklü değişimlerin izini sürüyor. Ayrıca, Acı Hayat (1962), Keşanlı Ali Destanı (1964) ve daha başka filmlerde gecekondulaşmanın ve inşaata dayalı rant ekonomisinin doğuşunun izlerine rastlanıyor. Bunun yanı sıra, iç göçlerle oluşan konut açığı sebebiyle ortaya çıkan kentsel dönüşümün demografik yapıda ve insan ilişkilerinde meydana getirdiği değişiklikleri de inceliyor. Kitaptan öğrendiğimize göre, İstanbul Geceleri (1950), Katil (1953), Berduş (1957), Cumbadan Rumbaya (1960), Ver Elini İstanbul(1962), Küçük Hanım’ın Şoförü (1962) ve diğer birçok film taşralıların şehirle kurduğu ilişki biçimleri ve sınıfsal farklar hakkında etnografik değer taşıyan veriler içeriyor. Karanlıkta Uyananlar (1964) başta olmak üzere bazı filmlerde de İstanbul’daki emek ve sermaye ilişkisinin sarsıcı gerçekliği göze çarpıyor.
Yine kitaptan öğrendiğimize göre, İstanbul Geceleri (1950)’ndeki Rum kemençeci Aleko Bacanos ve gayrimüslim esnaflar, Üç Arkadaş(1958) filmindeki fotoğrafçı Mösyö Artin, Yalnızlar Rıhtımı (1959) filmindeki gayrimüslim sermayenin temsilcileri Simon ve Benjua,Mahalleye Gelen Gelin (1961) filmindeki Berber Nubar ve Arzuhalci Artin karakterleri, 1960’lı yılların başına kadar İstanbul’un geleneksel mahallelerinde Müslüman Türklerle iç içe hayatlarını sürdüren gayrimüslimlerin varlığını göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
Kitap, www.istanbulkitapcisi.com adresinden temin edilebilir.