Sedat Peker Mevlid Kandili'nde Nişanca Mahallesi'nde bulnan Şeyh Abdülmecit Sivasi Türbesini ziyaret etti
Sedat Peker Mevlid Kandili'nde Eyüpsultan Nişanca Mahallesi'nde bulnan Şeyh Abdülmecit Sivasi Türbesini ziyaret etti. Sosyal medyada duyurduğu ziyaret ile ilgili olarak "Kardeşlerimle birlikte Eyüp İlçesindeki Sivasi Hazretleri Türbesi’nde duadayız. (Yüce Allah’ım kabul etsin" açıklaması yaptı.
Sivasi Abdülmecit Efendi Türbesi; İstanbul Surdışı Eyüp Nişanca Mahallesi Nişanca Caddesi’ne cepheli olarak inşa edilmiştir. Abdülmecit Sivasi Efendi Osmanlı alim ve velilerindendir. Halvetiyye yolunun Şemsiyye kolu kurucusu Kara şems ismiyle tanınan, Şemseddin Sivasi hazretlerinin kardeşi Şeyh Muharrem Efendinin oğludur. İsmi Abdülmecit, künyesi Ebü'l-Hayr, lakabı Mecdüttin'dir. Şiirlerinde Şeyhi mahlasını kullanmıştır. Sivasi nisbesiyle meşhur olmuştur. 1563 senesinde Tokat'ın Zile ilçesinde doğdu. 1639 senesinde İstanbul'da vefat etti. Kabri Eyüp Nişancası'ndaki evinin bahçesindedir. İsmi Abdülmecit Şirvani hazretlerinin ismine hürmeten konulmuş olan Abdülmecit Efendi, küçük yaşından itibaren babasından ilim öğrendi. Yedi yaşına geldiği zaman Kuranı kerimi ezberledi. Amcası Şemsettin Efendi’den zahiri ve batini ilimleri tahsil etti. Arabi ilimler, fıkıh, tefsir ve hadis ilimlerinde yüksek derece sahibi oldu. Keşşaf Tefsiri'ni okutması hususunda amcasından icazet aldı.
Uzun müddet amcası Şemsettin Sivasi'nin sohbetinde kalıp feyz aldı. Tasavvufi hakikatlere kavuşup yüksek manevi derecelere ulaştı. Otuz yaşına geldiğinde amcası Şemsettin Efendi ona; "Doğru yolu göstermek sana geç vaki olur, ama gayet güzel olur. Sen diğer akranlarını geçip hepsinden yüksek olursun." buyurarak, Merzifon ve çevresi ahalisine Allahü tealanın dinini ve sevgili Peygamberimizin güzel ahlakını anlatmakla vazifelendirdi. Sonra Şemsettin Sivasi hazretleriyle beraber Eğri seferine gidip, orada vefat eden Pirizade Veli Efendinin yerine, Zile'deki Halvetî Dergahında vazifelendirildi. Burada insanlara doğru yolu ve güzel ahlakı anlatmakla ve talebe yetiştirmekle meşgul oldu. 1604 senesinde Sivas'daki Şemsiyye Dergahı şeyhi ve Kara Şems'in damadı Recep Efendi vefat edince, onun vazifesini yürüttü. İlim ve irfandaki şöhretini duyan Sultan Üçüncü Mehmet Han tarafından İstanbul'a davet edildi. Üçüncü Mehmet Han, Abdülmecit Efendiyi İstanbul'a davet ederken, kendi el yazılarıyla şu mektubu yazmışlardı:
"Fazilet ve keramet sahibi Sivaslı Abdülmecit Efendi! Merhum amcan Şemsettin Efendinin, Eğri seferinde maddî ve manevi çok yardımlarını gördüm. Döndükten sonra İstanbul'da kalmasını istemiştim. Fakat o arzu etmeyince, ihtiyarlığı sebebiyle memleketine gitmesine izin verdim. Şimdi sizin söz, fiil ve diğer özelliklerinizle ona tam olarak benzediğinizi duydum. İstanbul'u teşrifinizi can-ü gönülden istiyorum. Hatt-ı şerifim size ulaştığı zaman ihmal etmeyesiniz."
Bu mektup üzerine Abdülmecit Efendi İstanbul'a geldi. İstanbul'daki ilk vazını Ayasofya Camiinde verdi. Bir müddet Ayasofya civarında oturdu. Sonra kendisine talebe olan Reis-ül-küttab La'li Efendinin hediye ettiği, Eyüb Nişancası'ndaki bahçe içindeki eve yerleşti. Dar-üs-seade ağalarından Mehmet Ağa tarafından, Çarşamba'da yaptırılan Mehmet Ağa Dergâhında, insanlara doğru yolu anlatmakla vazifelendirildi. Şeyhülislam Sunullah Efendi tarafından cami haline getirilen At Pazarı'ndaki Hüsam Bey Mescidinde de cuma vaizi olarak vazife yapıp, insanlara hak ve hakikati anlatmaya devam etti. İstanbul halkının vaz ve nasihatlerine gösterdiği yüksek alâka üzerine, Şehzade Camiine vaiz olarak nakledildi. Bir müddet orada insanlara yüce dinimizin emir ve yasaklarını, sevgili Peygamberimizin güzel ahlakını anlattıktan sonra, Yavuz Sultan Selim Camiine Cuma vaizi olarak görevlendirildi. Sultan Selim civarında bir mescit ve Sivasi Dergahını inşa ettirip, hizmete devam etti. Sultan Ahmet Camii yapılırken, temel atma merasiminde bulunup, dua etti ve temele ilk taşı koydu. Sultan Ahmet Camiinin yapımı tamamlanıp ibadete açılınca, ilk vazı Abdülmecit Efendi verdi. Ölünceye kadar bu caminin vaizliğini yürüttü. Sultan III. Mehmet, Sultan I. Ahmet, Sultan I. Mustafa, Genç Osman ve Sultan IV. Murat Han devirlerinde yaşadı. İnsanlara hep Hakkı tavsiye edip, kötülüklerden sakındırdı. İlmi, irfanı ve olgunluğuyla sultanlar ve diğer devlet erkanı yanında büyük bir nüfus sahibi oldu. Padişah ve diğer devlet erkânı, önemli hususlarda sık sık görüşlerine başvururlardı. Karayazıcı ve Uzunbölükbaşı isyanlarının bastırılmasında önemli rolü olmuş, hükümete faydalı tavsiyelerde bulunmuştu. Sultan IV. Murat Hana Bağdat'ın İranlılardan geri alınacağını müjdelemiş, padişah sefere çıkarken de Hazret-i Ömer'in kılıcını beline kuşatmıştı.
Şeyhi Abdülmecit Sivasi hazretlerinin birçok kerametleri ve halleri görülmüştür. Şeyh Lütfi Efendi Hediyyetü'l-İhvan adlı eserinde bildiriyor ki: Lemezat kitabı sahibi Şeyh Hulvi Mahmut Efendi şöyle nakletti: "Kocamustafapaşa Dergahı’nda irşatla vazifeli olan hocam Necmettin Hasan Efendi ikinci defa hacca gittiklerinde veda edecekleri zaman bana; "Hulvi Çelebi! Olgun ve olgunlaştırabilen kardeşlerimizden kime kalbin meylederse ondan tasavvuf yolculuğunu tamamla!" deyince, kalbimde Sivasi Abdülmecit Efendiye karşı bir meyl ve muhabbet peyda oldu. Bilahare Şeyhi Abdülmecit Sivasi'nin huzuruna varıp halimi arz ettim. Bana Halvetiyye yolunun usulüne göre zikir telkin etti ve hocana teveccüh et buyurdu. Onun bildirdiği şekilde zikirle meşgul oldum. 1610 senesi Rebiulevvel ayının on beşinci günü tekrar huzuruna vardığımda zikir telkininde bulunduktan sonra bana; "Bundan sonra bize teveccüh et!" dedi. Ben, kendi kendime, her defasında hocana teveccüh et diyordu bunda ise "Bize teveccüh et." dedi. Bunun bir hikmeti vardır. diye düşündüm. Aradan bir müddet geçince, hocam Necmettin Hasan Efendiyle hacca gidenler döndü. Fakat hocamı onlar arasında göremedim. Sorduğumda, Necmettin Hasan Efendinin, Abdülmecit Sivasi hazretlerinin; "Bize teveccüh edin." buyurduğu zaman Yemen'de vefat ettiğini öğrendim. Abdülmecit Sivasi hazretlerinin huzuruna girip; "Sultanım bu ne büyük keramettir." dediğimde; "Hulvi Efendi! Görünen keramete itibar edilmez. Asıl keramet manevi keramet olup İslamiyetin emir ve yasaklarına uymaktır." buyurdu.
Zahiri ve batıni ilimlerde yüksek derece sahibi olan Şeyhi Abdülmecit Sivasi, güzel ahlâk ile ahlaklanmıştı. Birinci Ahmet Hana sunduğu manzum şikayetnamede memleketin ve milletin içinde bulunduğu hali anlatmış, muvaffakiyet için kendisine adalet ve meşveret tavsiye etmişti. İslam dininin hep ilerlemeyi emir ettiğini anlatmış, gelişmelere karşı çıkan din adamı kılığına girmiş din düşmanlarıyla tarikatçi geçinen cahil ve sapık kimselerle ve bidat ehliyle mücadele etmişti. İstanbul'da vaz, irşat ve ilim öğretmekle meşgul iken 1639 senesinde vefat etti. Eyüp Nişancası'ndaki evinin bahçesine defnedildi. Vefatından iki yıl sonra gördüğü bir rüya üzerine, Mahpeyker Kösem Sultan, kabrinin üzerine bir türbe yaptırdı.
"Şeyhi" mahlasıyla pek güzel şiirler yazan Abdülmecit Sivasi'nin birçok kıymetli eseri vardır. Bu eserlerin bazıları şunlardır: 1) Fatiha Tefsiri, 2) Mesnevî Şerhi: Mevlana Celalettin-i Rumi hazretlerinin Mesnevi'sine yazdığı çok kıymetli şerhidir. 3) Lezaiz-ül-Asar ve Letaif-ül-Ezhar, 4) Maskal-ül-Kulub, 5) Şerhun ala Kaside-i Mimiyye li-Mevlana Celalettin-i Rumi, 6) Fezailü Salat-in-Nebî, 7) Dürer-ül-Akait, 8) Divan-ı İlahiyyat, 9) Şerhu Ceziret-il-Mesnevi, 10) Umdet-ül-Müsteiddin fis-Sarf, 11) Mekasit-i Ayniyye ve Mesait-i Ervah-ı Tayyibe ve Ayniyye: Bu eser Şeyh Yar Ali bin Siyavuş Divriği'nin Kitab-ül-Mekasit-ün-Naciye fil-Mebde-i vel-Meaşi vel-Me'ad adlı eserinin şerhidir. 12) Kahr-üs-Sus fi İlcam-in-Nüfus, 13)Meyadin-ül-Fürsan f Kavaid-i Farisiyye. 14) İrade-iCüz'iyye, 15) Hadis-i Erba'in.
SEDAT PEKER SAĞOLSUN DİNİNE DİYANETİNE ÖRF VE ADETLERE SON DERECE BAĞLI İYİLİKSEVER MERHAMETLİ VİCDANLI BİR KARDEŞİMİZ ALLAH ONU KEM GÖZLERDEN NKORUSUN SEVENLERİNE BAĞIŞLASIN İZMİRDEN 77 YAŞINDA BİR SEVENİN M. SEFER BÜNÜL