Milli mücadelemiz içinde pekçok kahramanlık hikayesi ve pekçok kahraman barındırır.Çoğumuz bu kahramanlardan belli başlı olanları biliriz,isimlerine aşina olduklarımız dışında vatan savunmasında mücadele etmiş can vermiş isimli isimsiz bu kahramanlardan sadece biridir Topkapılı Cambaz Mehmet Bey.Bende 23.dönem İstanbul Milletvekili Sn.Çetin Soysal ile gerçekleştirdğimiz bir sohbete kadar adına pek aşina değildim,sohbet esnasında ilgimi çekti ve araştırıp kendisi hakkında bilgi sahibi olduktan sonra birgün mutlaka bir yazımda kendisinden bahsetme ve okuyanlara da bilgilerimi aktarma ihtiyacı duydum.30 Ağustos’un yıldönümünde böyle bir kahraman ile ilgili yazmak pek uygun olur sanırım.
Topkapılı Mehmet Bey, 1 Temmuz 1874’te İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Aldığı eğitim ve ailesi hakkında elde herhangi bir bilgi bulunmamakla birlikte Selahattin Selışık’ın belirttiğine göre, Çanakkale Savaşları sırasında Mustafa Kemal (Atatürk)’in birliğinde savaşmış hatta bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından çavuşluğa yükseltilmiştir. Topkapılı Mehmet Bey’in bu tarihten sonra, İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından fiilen işgali sürecinde ortaya çıkan gizli gruplar içerisinde yer aldığı görülecektir.
“Göreyim seni Topkapılı”
İstanbul’un Topkapı semtinde yasayan, unvanı Cambaz olan Topkapılı Cambaz Mehmet, Çanakkale Savaşlarında sıradan bir erdir. Gösterdiği kahramanlıklardan dolayı, er Topkapılı’ya onbaşı şeridini Albay Mustafa Kemâl verir. “Göreyim seni Topkapılı” diyerek cesaretlendirir.
Çanakkale’de dökülen kanlara rağmen Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış ve 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Anlaşması ile silâhları bırakıp düşmana teslim olmuştu. Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşa da, Topkapılı Cambaz Mehmet de artık işgal altındaki İstanbul’dadırlar. Mustafa Kemal Paşa, üç kez Padişah Vahdettin ile, birçok kez de Osmanlı hükûmetinin Başbakanı Damat Ferit Pasa ve kabine üyeleriyle konuşmuş, vatanı düşman elinden kurtaracak önerilerde bulunmuş ama sonuç alamamıştır. Şişli’deki evinde en yakın arkadaşlarıyla sık sık gizli toplantılar yapan Mustafa Kemâl Paşa, Anadolu’ya geçip, Kurtuluş Savaşı’nı orada başlatmanın yollarını aramaktadır.
Şeytana külahını ters giydirecek kadar zeki, tazı gibi koşan, silâh atmada, bıçak sallamada rakibi bulunmayan, zalimlere karşı gaddar, ezilenlere karşı ise merhametli biri olarak tanınan Topkapılı Cambaz Mehmet ise, İstanbul’da kurulmuş MM Grubun adli gizli örgütün başıdır. Adı, Milli Müdafaa sözcüklerinin baş harflerinden (MM) oluşan bu gizli örgütte yüzbaşılar, binbaşılar, albaylar, doktorlar bulunmakta, ama başkanlığını ise askerlikte aldığı en büyük rütbe çavuş olan Topkapılı Cambaz Mehmet yapmaktadır. Nedeni çok şaşırtıcıdır: Topkapılı’nın İstanbul’da silâhlı adamları vardır. Bunlar, vatanın kurtuluşu söz konusu olmadan önce birer it, kopuk, hırsız ve haraççıydılar. Ancak, Topkapılı Mehmet, Mustafa Kemal’in Şişli’deki evinde Paşa ile görüştükten sonra, bu adamlar vatan için ölmeye ant içmiş, kelle koltukta savaşçı olmuşlardır. Şişli’deki görüşmede Mustafa Kemâl Paşa, “Mehmet, Çanakkale’de nasıl kazandıksa yine öyle kazanacağız. Hele sizin gibi kahraman Türk çocukları oldukça, ordularımızın yenilmesi imkânsızdır!” demiş ve bu sözler Topkapılı’ya yetmişti. Mustafa Kemâl onu, “Göreyim seni Cambaz Mehmet Bey!” sözleri ile uğurlamıştı.
Mustafa Kemâl Paşa’nın koruma işini bizzat üzerine alan Topkapılı silâhlı adamlarıyla Şişli çevresinde gerekli önlemleri alır.
50 İnebolulu Fedai Genç
15 Mayıs 1919 günü, İstanbul Galata Rıhtımı’nda olağanüstü bir kalabalık vardı. Seyyar satıcılardan, ayakkabı boyacılarından, polislerden, jandarmalardan ve hamallardan geçilmiyordu. Bunlar, gizli örgüt MM Grubu‘nun tepeden tırnağa silâhlı adamlarıydı. Görevleri, Mustafa Kemâl Paşa ile 19 kişilik maiyetinin Bandırma Vapuru’na sağ salim binmesini sağlamaktı. Operasyonu rıhtımda yöneten Topkapılı Cambaz Mehmet, iyi yüzme bilen, iyi silâh kullanan 50 İnebolulu fedai genci de Bandırma Vapuru’nun içine yerleştirmiş, bunlara gerekli talimatı vermiş ve Samsun’a kadar sürecek yolculuğun tüm güvenlik önlemlerini almıştı.. İstanbul hükümetinde neler oluyor, işgal kuvvetleri neler planlıyor anında haberdar oluyordu. Bilgileri, inanılmaz bir çabuklukla M. Kemal’e iletiyordu. Topkapılı Cambaz Mehmet’in başında olduğu Mim Mim gurubu, 2,5 yıl süren faaliyetinde, Anadolu’ya şu sevkıyatları gerçekleştirmiştir: 56 bin süngü, 320 makineli tüfek, 1500 tüfek, 1 batarya, 3 bin sandık cephane, 10 bin üniforma, 100 bin nal, 15 bin matara. Bu malzemeler İstanbul’daki karakol, kışla ve askeri depolardan elde edilmiştir. İçinde işgal kuvvetlerinin depolarından aşırılanlar da vardır.
Siz ne sanıyorsunuz ? Samsun’a çıkmak öyle kolay mı oldu?
Ankara Ekspresinde iki yolcu: Topkapılı ve Nurettin Bey görevlerini yapmış olmanın huzuru ile Ankara’nın yolunu tutmuşlardı. Topkapılı, Nurettin Bey’e “Tarih böyle bir zafer yazmamıştır.”,”Mustafa Kemal Paşa 1918 yılında Şişli’deki evinde konuşurken büyük zaferin pırıltılarını görmüştüm. O zaman bana Mehmet, Çanakkale’de nasıl kazandıysak yine kazanacağız. Hele sizin gibi kahraman Türk evlatları oldukça ordumuzun yenilmesi imkansızdır.” demişti.
Bu anıda gördüğünüz gibi Çanakkalede’ki başarı ile alınan güç Kurtuluş Savaşı’nı başarıya ulaştırdı.
Zaferden sonra Mustafa Kemal Paşa birgün Topkapılı Mehmet Bey ile görüşür. Mustafa Kemal Paşa kendisine İstanbul mebusluğu teklif eder. Topkapılı, Paşa’nın teklifini kibarca reddetti. Mustafa Kemal de ,”Hiç değişmemişsin Mehmet yine o eski Topkapılı Cambaz Mehmet!” der.
İstanbul’un Kurtuluşu
6 Ekim 1923 günü büyük komutanın muzaffer ordusu İstanbul’a giriyordu. Topkapılı bu sahne karşısında sevinç gözyaşlarını döküyordu. 24 Haziran 1923 tarihli TBMM kararınca Topkapılı Cambaz Mehmet’e ayda 1.500 lira maaş bağlanır. Bağlanan bu maaşın tamamını Kızılay’a devreder ve tek kuruşunu bile almaz.
Topkapılı Cambaz Mehmet’in böylesine yüksek ve sürekli bir ödülü kazanınca söyledikleri de oldukça öğreticidir.
“Ben bir şey yapmadım. Vatanım için, Mustafa Kemal Paşam için üzerime düşen görevi yerine getirmeye çalıştım. Hizmetleri gerçekleştiren arkadaşlarımdır. Ben buna layık değilim.”
Günümüzde şahit olduğumuz 3-5 yerden maaş ,huzur hakkı alanlar,devlet imkanlarını kendi ikbali için kullananlar ,belediyelerden işe gitmeden maaş alanlar, resmi kurumlardan kendisine kamu hizmeti için tahsis edilmiş araçların başına alkollü geçip yakalananları (parti ayrımı yapmıyorum) gördükçe bu mücadeleyi vermiş kahramanların kemikleri sızlıyordur diye düşünüyorum.Bir tarafta vatan için canını ortaya koyanlar bir tarafta bu imkanları hoyratça kullananlar,ne kadar acı değil mi? Oysa Mustafa Kemal ne güzel söylemişti Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır.
Umarım bu topraklar tekrar bir kurtuluş mücadelesi vermek ve yeni kahramanlar çıkartmak durumunda kalmaz Bayramınız kutlu kahramanlarımızın ruhu şad olsun..
http://www.tarihinpesinde.com/dergimiz/ekim2013/M10_02.pdf
http://www.gazetegordes.com/mobil/koseyazisi.php?id=1271
https://www.turkishnews.com/tr/content/2012/09/24/mustafa-kemalin-askeri-topkapili-cambaz-mehmet/