İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, filosunu yenileyen İETT’nin 100 yolcu kapasiteli ve yeni nesil güvenlik teknolojileri ile donatılmış 150 yeni otobüsünü daha İstanbul’a kazandırdı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin köklü (İBB) kuruluşu İETT, toplu ulaşımı için yeni ve inovatif yatırımlarını sürdürüyor. Bu kapsamda akıllı ulaşım sistemlerine sahip, güçlü ve konforlu 150 otobüsün daha alımı gerçekleştirdi. İETT’nin aldığı 150 yeni otobüslerin ilk 20 adedi filoya katıldı. Kalan 130 adedi ise 2024 yılı Nisan ayına kadar filoya katılmış olacak. İETT’nin İkitelli Garajı’nda düzenlenen “İstanbul’un Yeni Otobüsleri Tanıtım” programına Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi ve CHP Başakşehir Belediye Başkan Adayı Mesut Öksüz de katıldı.
“BU KURUMLAR ÖZEL KURUMLAR”
“İETT kurumumuz 153 yaşında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin çok özel ve çok kadim kurumlarından bir tanesi” diyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Geçen hafta İSKİ kurumumuzun emeklileriyle rutin hale getirilmiş olan bir buluşmalarına katıldım. Geçmiş dönem genel müdürlerimizden bazı arkadaşlarımız vardı. Geçmişte o kuruma emek vermiş insanlar vardı. Gururlandım. Çünkü İSKİ İstanbul'un su idaresi artık 90 yaşını aşmış kadim kurumlarından bir tanesi yine İstanbul Büyükşehir Belediyemizin. İnsanlarımızın evine temiz içme suyunu ulaştırmak yine atık su yönetimi ve özellikle bizim dönemle birlikte farklı yetki alanlarında başta yaşam vadileri olmak üzere İstanbul'un daha yeşil ve sürdürülebilir bir çevreye sahip olmasıyla ilgili özgün adımlar atan değerli bir kurumumuz. İşte her bir kurum aslında özenle saygı duyulması gereken ve her daim iş ve işlemleri takip edilirken toplum olarak bizler yöneticileri olarak ve aynı zamanda siyasi partiler olarak farklı noktalarda ve makamlarda da olursanız olun bu kurumlarla ilgili konuşurken gerçekten dikkat etmemiz gerekir. Çünkü geçmiş nesillerden bize aktarılmış ve gelecek nesillere taşımakla yükümlü olduğumuz özel kurumlar bu kurumlar. İşte tam da İstanbul'da İETT toplu taşımasında belki de en büyük göreve sahip olan kurumumuz” dedi.
“İETT OTOBÜSLERİ DÜNYA ETRAFINDA 32 TUR ATIYOR”
İETT’nin günde 5 milyona varan yolculuk gerçekleştirdiğini kaydeden İmamoğlu, “Bunu da gece gündüz şehrimizin her noktasında yürütüyor. Öyle ki İETT'nin sadece bir günde yaptığı yol mesafesi 1 milyon 255 bin kilometre. Yani İETT'nin otobüsleri bir günde dünyanın etrafında tam 32 kez tur atacak kadar yol yapıyor. İETT'miz işte böylesine kıymetli ve böylesine önemli bir görevi yönetiyor ve binlerce insanımız, çalışanımız; yöneticisinden, emekçisine çok özel bir hizmeti 16 milyon insanımıza sunuyor. Bu kapsamda 150 adet daha güçlü, konforlu, akıllı ulaşım sistemlerine sahip yerli üretim otobüslerini şehrimize kazandırdık. Bunların 20 tanesi şu an arkamda yer alıyor ve bugün itibariyle görevlerine çıkacak. Hatlarda görevlerine başlayacak. Kalan 130 tanesinin teslimatı da önümüzdeki haftalar ve aylar içerisinde yakın zaman diliminde tamamlanarak İstanbul Büyükşehir Belediyemizin İETT kurumumuzun otobüs filosunun daha da gençleşmesine ve güçlenmesine ve özellikle bu kapasite ve bu ebattaki boyuttaki araçları ile bazı hatlarda eksik kalan sahalarda özellikle semt içlerinde ya da köy yolları diye tarifleyeceğimiz alanlarda daha etkili hizmeti büyüterek devam edeceğiz” diye konuştu.
“İMZA KRİZİ YAŞIYORUZ”
“Çabamız İstanbul'un daha iyi hizmet almasıyla ilişkili bir çabadır” ifadelerini kullanan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Gerçekten bereketli bir bütçe yöneterek israfı bu şehrin hafızasından kazıyarak İstanbul'a bu güzel hizmetleri kazandırıyoruz. Arkamızda gördüğünüz başlangıcı olan yirmi otobüsümüzle birlikte 150 otobüsümüz İstanbul'umuza hayırlı ve uğurlu olsun. Aldığımız ve almak istediğimiz araçlar sadece bunlar değil. Bazen biliyorsunuz bir imza krizi yaşıyoruz. Bazen UKOME'de imzalar ya da kararlar alınamıyor. Mesela UKOME'de 400’e yakın yeni hatlarla ilgili bir kararımız bekletiliyor. Ya da işte Beylikdüzü, Avcılar, Küçükçekmece, üç belediye başkanımız da burada. Yaklaşık 3 buçuk milyon insanımızın parasını bulduğumuz, kredisini bulduğumuz bir aşamada hızlıca başlayabileceğimiz Beylikdüzü metrosunun ihalesi hızlıca yapabileceğimiz bir çalışmanın bir imza, bir mürekkep, bir kalemle atılacak imza kefil olmuyor. Bakın bu imzayla beraber sadece yatırım planına dahil edilen bir işten bahsediyoruz. Yani bir kurum öbür kuruma kefil olmuyor. İstanbul itibarlı bir şehir. İstanbul dünyanın en kadim en güzel şehri. İstanbul'un her kurumu devletimizin ve milletimizin kurumu ve itibarlı hele hele bizim gibi şeffaf hesap verebilir, ahlaklı, erdemli bir şekilde bütçeyi yönetirseniz dünyanın her finans kurumu size özel ilgi gösterir. Ya bir kalem ve bir mürekkebi buradan uzak tutarak imzayı atmayan ve bu tür hamlelerle işimizi engelleyen bir tavırla görev yapan yöneticiler var. Üzüntüm şu. Bu UKOME'deki bir katılım şeklinde böyle dizilmiş yan yana talimatla çoğu zaman el kaldıran insanlar gibi davranan bir heyet ve onun yüzünden atılmayan imza ama daha acısı var. Bu Sayın Cumhurbaşkanı'na kadar tırmanan bir uygulama silsilesi. Ama şunu söyleyeyim. İmzalar atılmasa da biz hızla çalışma devam ediyoruz. Metroyu da engelliyorlar. Onu da engelliyorlar. Bunu da engelliyorlar. Hiç önemli değil. Evet bizi 300 otobüs alım kararı hem de meclisimizden ortak imzayla çıkmasına rağmen imza atmayarak hızlıca alabileceğimiz, hızlıca başlangıç yapabileceğimiz 300 tane aracı metrobüse katacağımız bir ortamda bizi engellemeye kalktılar. Sadece İstanbul'a biraz zaman kaybettirdiler ama biz ne yaptık? Kendi bütçemizde 5 yıllık dönemimizde 252 adet metrobüsü İstanbul Büyükşehir Belediyemizin İETT kurumuna kazandırdık.”
“ENGELLENMESEYDİK 300 OTOBÜS DAHA ALABİLİRDİK”
150 adedi bu yeni otobüsler olmak üzere 293 adet daha otobüsü İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne kazandırdık. Bir baksınlar bakalım 4 buçuk yıllık bir zaman diliminde yani engellenmeseydik bunun üzerine 300 tane daha otobüs alabilirdik. Bu kadar aracı kuruma katabilmiş bir dönem var mıdır? Hem de yılların ihmallerini gideriyoruz. Bunun üzerine yeni bir düzeni, yeni bir sistemi başlattığımız ve İETT'nin hizmet vermeye başladığı Adalar'da da 252 adet de araç sistemimize katıldı. Biz aslında 800’e yakın aracı farklı statülerde, farklı ortamlarda İstanbul Büyükşehir Belediyemizin kurumu olan İETT'ye kazandırmış olduk.
“YIPRATMAK İÇİN HER YOLU DENEDİLER”
Tarihte hiç olmadığı kadar bu dönem ve bu süreç içerisindeki hizmetleri ile başarılı bir seviyeye kavuştu İETT. Tabii şunu söyleyeyim. Bu kadar başarıyla beraber zirve yaptık. Bir başka konuda daha bizi zirve yaptırmaya gayret ettiler.
Hiçbir dönem olmadığı kadar bu dönem iktidar ve medyasının hedefi haline geldi İETT. Niye biliyor musunuz? İETT'de yanlış giden bir iş olduğundan değil. Rutinin ya da ortalamanın asla gerisine düşmeyen bir hizmet alanı olan İETT'de denetim vesaire ki alınan birçok tedbir var… Sadece İETT'yi karalamak İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bu nitelikli çalışma sahasında bir kurban seçmiş gibi onun üstüne giderek Ekrem İmamoğlu belediye başkanlığı döneminde nasıl lekeleriz, nasıl onu zayıf düşürürüz çabası içerisinde bu kadim kurumu ve binlerce çalışanını yıpratmak için basın medya ve kendi siyasi bireyleri üzerinden her yolu denediler.
“İŞİMİZİ AHLAKLI YAPIYORUZ”
Çok ayıp ettiler. Çok vicdansızlık yaptılar. Size bir şey söyleyeyim. İETT'nin bütün kadim o geçmişe dair hizmetlerini dahi zan altında bırakacak eylem ve girişimlerde bulundular. Ama şunu söyleyeyim. Bu kurumlara zarar verme çabası üzerinden buradan kar elde ederim anlayışıyla hareket eden hiç kimse siyasette de kazanamaz. İnsanlıkta da kazanamaz. Hiçbir şey de kazanamaz. Bugün kazandım zanneder. İnsanların kalbinde, gönlünde bir kötülük, bir kara leke bırakmak için çaba sarf ederler. Allah'a şükürler olsun. Bu kardeşinize benim yol arkadaşlarıma çalışma arkadaşlarıma doksan binin üzerindeki emekçi ve kendini işine adamış iş arkadaşlarımıza o leke değmez. Çünkü biz işimizi ahlaklı, nitelikli ve kimlikli yapıyoruz. Kötü söz sahibine aittir. Öyle olmuştur. Öyle kalacaktır.
OTOBÜSLER KURUMSAL RENKTE BİRLEŞTİ
Özellikle İETT'nin kurumsallaşması adına çok güzel işler yaptık. Kah özel halk otobüsü olsun. yine Eflatun renkli işletmeci araçları olsun hepsi İETT'nin sarı kurumsal rengi altında birleşti. Niye yaptık bunu? İstanbullulara çok daha kaliteli hizmet verebilelim diye.
Eskiden dağınıklık vardı. Yok efendim. Şöyle bir arıza var, şöyle bir sıkıntı var. Yahu o halk otobüsü. Evet halk otobüsü. Farklı statüsü var. Farklı sorumluluklar alanları var ama günün sonunda İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle, İETT'yle sözleşmeli. Sahalarda görev yapan İstanbullu'ya hizmet eden alanlar. Onun için o kontrolsüzlüğü ortadan kaldırmak için biz bunları sarı araçlar şeklinde bir kurumsal denetim altında toparladık. Peki o kontrolsüzlükte daha önceki kontrolsüz düzende ne oluyordu? Hatırlamak lazım. Kolay unutuyoruz bazen. Hani bizimle uğraşıyorlar ya, istedikleri kadar uğraşsınlar. Bakın bizden önceki dönemde ne yazık ki o kontrolsüz zaman dilimi içerisinde onlarca ölümlü otobüs kazası oldu.
BİZİM YAPTIĞIMIZ O DÖNEM YAPILSAYDI, 4 İSTANBULLU VATANDAŞIMIZ HAYATINI KAYBETMEYECEKTİ
Çok can yakıcı olaylar oldu. Yıl 2014 özel halk otobüsü, Beykoz Kavacık'ta kaza yapıyor. Ve ne yazık ki otobüs. Bir anda alev alev yanıyor. Ve ne yazık ki o yangında yanan otobüste dört vatandaşımız yanarak hayatını kaybediyor.
Bilirkişi incelemesi çok acı bir gerçeği ortaya çıkarıyor. Niye o şekilde bir eee beklenmedik bir anda acı bir yangın çıkmış? Dönemin yöneticilerinin büyük bir eksikliği, büyük bir denetimsizliği yüzünden bakılmış ki, bilirkişi raporlarında mevcut araca mazot yerine yanık yağı kullanılmış. O kazada dört İstanbullu hayatını kaybetmiş dönemin yöneticilerinin ilgisizliği, bu tür tedbirlerin alınmasındaki gecikme nedeniyle vatandaşlarımız yaşamlarına veda ettiler. Şimdi bu dönem peki bize ne kazandırdı? Bu araçların, yani o diğer araçların da yakıtını biz karşılıyoruz. En güvenli yerlerden. Yakıtları tertemiz bir şekilde araçlara konuyor ve takip ediliyor. Bu kadar net. Eğer bizim şimdi yaptığımız o dönem yapılsaydı 4 vatandaşımız yaşamını kaybetmeyecekti. İETT'yi bugün suçlayanların geçmişi ne yazık ki bu tarz kötü olaylarla anmak ve hatırlamak dahi istemeyeceğimiz sicille doludur.
“BİZİM GİZLİ SAKLI BİR ŞEYİMİZ YOK Kİ”
Bu tür kötü sözlere karalayıcı o kötü görüntüleri insanlara servis eden anlayışa ne olur kulak asmayın. İtibar etmeyin. Şunu söyleyeyim: Eksik olabiliriz, hatamız olur. Biz yöneticileriz. Çıkarız özür de dileriz. Bizim milletimizden gizli saklı bir şeyimiz yok ki. Gördünüz yolun kenarına set kurmuşlar. İşi bir ajansa vermişler. Hani bize ajans ajans diyorlar ya. İstanbul'un her yerinde de çekim izni almışlar. Otobüsün önünde, arkasında yanıyor, duman hissi veren, bir görüntü… İçindeki adam da anlatıyor garibim diyor ki işte 15 bin lira aldık. Ajansa işveren kim? Adalet ve Kalkınma Partisi. Adalete ve kalkınmaya bak. Bu çok acı bir fotoğraftır.
“BELEDİYE BAŞKANI BİR KİŞİYLE BİLE KÜSEMEZ”
Yönetme anlayışı insanların topluma hizmet anlayışının tek karşılığı var. Ne biliyor musunuz? Oy. Bakın dün gibi hatırlıyorum. Başakşehir'i işaret ederek benden önceki dönem rahmetli Sayın Topbaş'ı görevinden istifa etmek zorunda bırakan anlayış yerine bir arkadaşı atamıştı. Ne demişti? ‘Tabii ki bize oy verenlere metro yapacağız’ demişti. Bunu toplumun huzurunda konuşarak miting gibi bir de onu alkışladılar. Bir kısım yol arkadaşı onu alkışladı. Ben dedim ya bu nasıl belediye başkanlığı, ayıptır. Bu denmez. Yani bir topluma belediye başkanı olan her insan o gün itibariyle herkesin belediye başkanıdır. Ben hep söylerim belediye başkanı bir kişiyle bile küsemez. Bir kişinin bile elini itemez. Herkesi dinlemekle yükümlüdür. Adalet dağıtmakla yükümlüdür. Garipsemiştim. Ben o kişiye dönük o garipsediğim duygularımı geri alıyorum. Çünkü kusurlu o değil ki.
Değerli dostlar, bu hafta sonu
“DÜN YAPILAN KONUŞMA GÖREVİN İHMALİDİR”
Cumhurbaşkanının Hatay'daki sözlerini dinlediniz mi? Sevgili vatandaşlarım, gerçekten analize muhtaç ifadelerdir. Vicdanen analize muhtaçtır. Hukuken muhtaçtır. Psikolojik olarak analize muhtaçtır. İnsana dair böyle bir duygu olmaz. Olamaz. Kendisini ve partisini tercih etmediği için hem de depremzedelerin önünde deprem bölgesinde 10 binlerce canın öldüğü ortamda bile isteye yardım etmediğinin ifadesi bu. Başka bir ifade değil. Ne için? Seçime bir buçuk ay kaldı diye sözüm ona insanları korkutarak siyaset yapacak ve itiraf ettiği bu durumundan ötürü insanların oyuna talip olacak. Yani bu iş bu tarz bu tutum bu tür davranışlar bence siyasetin konusu değil ve toplumun vicdanına emanettir. Ne olacak yani? Hataylı senden korkacak ve koşa koşa sana oy mu verecek? Ya da başka bir şehir. Tıbbın konusudur bu konu. Psikolojik olarak incelenmelidir. Bu ifadeler hafife alınacak ifadeler değildir. Ya bir ülkenin başına gelen bir insan hepimiz ondan şunu bekleriz. Toplumun her kesimine adalet dağıtan, toplumun her kesimiyle ilgili iyilikle, güzellikle konuşan bir insanın dilinde kötülük olur mu? Allah aşkına. Ya kaldı ki makamın büyüdükçe başın eğilir. Tevazun büyür. Oturursun bir çiftçiyle, bir emekçiyle, bir işverenle fark etmez… Bir öğrenciyle, bir çocukla, bir kadınla, bir köylüyle, bir kentliyle, bir sanatçıyla… Aynı seviyede, aynı bakış açısıyla konuşursunuz. Bu nasıl bir anlayış ya? Efendi, hükmeden, hakim! Milletin efendi olduğunu bunlar öğrenecek 31 Mart'ta. Millet efendi millet. Siz efendi değilsiniz. Dün yapılan konuşma görevin ihmalidir. Binlerce insanı çadır hayatına mahkum etmek, insani desteği vermemek bunun bu şekilde ifade biçimidir. Ne için? Oy için. Bir ülke düşünün. Yani tüm vatandaşlarını kucaklaması gereken bir insan kendi vatandaşlarına partiniz ayrıysa zulümü konuşurum diyecek kadar özensiz ve bunu itiraf ediyor. Yunus Emre'nin çok güzel bir sözü var; ‘Zulüm ile abad olanın ahiri berbad olur’. Onun için bu tehdidi milletimiz yutmaz. Bu tehdidin karşılığını bu millet öyle bir verir ki… Müthiş bir demokrasi cevabıydı 31 Mart'taki seçimi 6 Mayıs'ta iptal edip 23 Haziran'da aldıkları cevap 13 bin oyu küçümsediler, aradaki fark 806 bin oya çıktı. Bu tehdidinizin karşılığı milyonlar olacak, göreceksiniz. Sadece İstanbul'da değil, Türkiye'nin her yerinde bu tehdidin karşılığını milletimiz demokrasi şamarı gibi cevabını verecek.
Efendim merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez demiş. Bakar mısınız? Tehdide bakar mısınız? Peki niye tehdit biliyor musunuz? Niye tehdit? Söyleyeyim. Korkudan, korkuyorlar. Neyi, neden korkuyorlar? Koltukları kaybedecekler diye korkuyorlar!
BU NUMARAYI YUTMADINIZ
Tir tir titriyorlar. Milleti tehdit ederek oy gasp etmeye çalışıyorlar. Sevgili İstanbullular bu numarayı yutmadınız, yutmayacaksınız. Size şunu söyleyeyim. Her zaman olduğu gibi aslında hep kendilerini aldatılan diye tarif eden bu kesim, bu bir avuç insan şimdi toplumu, milleti aldatmaya ve kandırmaya çalışıyor. İstanbul’da biz belediyeyi kazanıp atom karınca gibi çalışmaya başlayınca başları döndü. Ben ne demiştim? 18 günde bile yaptığımız işlerle ortaya koyduğumuz. Performans bunları çıldırttı, seçimi iptal ettiler ya. Ben o zaman ne demiştim? 4 buçuk senede bunları deli edeceğiz. Deli divane edeceğiz demiştim. Onun için o günden beri panik halindeler. Onun için her gün saldırıyorlar. Biz 10 metreyi birden yapmaya başlayınca panik oldular. Nasıl yapıyorlar? 10 binlerce insan vızır vızır yeraltında çalıştığı bir İstanbul var ettik. Yıllardır yapamadıkları 3 metro için onlar da çalışmaya başladılar. İstanbul Havalimanı metrosu biz olduğumuz için iki sene, üç sene geç de olsa bitti. Yoksa onu da bitiremeyeceklerdi. Biz onlara da çalışmayı hatırlattık, öğrettik. İstanbul kazandı. Rekabet İstanbul'a kazandırdı.
Hatırlayın hem merkezi hem yerel yönetim bunlardayken ne durumdaydı? 10 metrosu durmuş kente çivi çakılmıyordu. Bakın bu tamamen rahatlıktan. Hatırlayın Mecidiyeköy Meydanı'nın o pespaye halini gidin şimdiki haline bir bakın. Hatırlayın Sarayburnu'nun çöplük halini şimdi gidin pırlanta gibi haline bakın. Beşiktaş Meydanı, Kartal Meydanı. Hatırlayın Üsküdar'ın denizle bir olduğu hali şimdi gidin yağmurda ‘Üsküdar'a giderken’ türküsüyle, şarkısıyla Üsküdar'ın sahillerinde dolaşın. İstanbul'un her noktasında milyarlarca liralık yatırım. Hem yereli, hem geneli verirseniz, hele hele böyle işi gücü görev yapmak değil de millete hükmetmek, milleti korkutmak kavramıyla hareket eden, anlayışa sahipseler yan gelip yatarlar kardeşim. O yüzden yerel seçimde çok daha güçlü bir şekilde kent yönetimlerini milletimizin bize vermesini istiyoruz. Bize verin ki şeytan azapta gerek misali kendilerine çekidüzen vermeye devam etsinler. Bunlar da kendilerine çeki düzen verecek ahval de kalmadı. O ayrı ama inşallah verirler.
BU DİLE HAK ETTİĞİ CEVAP VERİLECEK
Millete efendilik hatta efelik yapmaya çalışan bu akla millet gerçek efendinin vatandaş olduğunu, millet olduğunu 31 Mart'ta gösterecek. Göreceksiniz çok daha güçlü bir şekilde bizler 31 Mart'ta bu millete hizmet için geleceğiz. Kendisini tehdit eden bu tür yöneticilere bu tür dile hak ettiği cevabı verecek.
NE OLDU? ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA ZİYARETE GİDECEK
Bu işler öyle sahte kabadayılıkla olmuyor. Hatırlayın NATO’ya İsveç’i almayız dediler değil mi? İsveç'e terör yuvası dediler. Ne oldu peki? Fazla değil bu lafların denildiğinden bir ay sonra İsveç NATO'ya üye oldu. Doğru mu? Hatırlayın, benimle ilgili bir konuyu hatırlayın.
Yani seçimi kazanmak adına bana ne dedi 2019’da? Sisi dedi. Sisi'ye mi oy vereceksiniz Binali Bey'e mi dedi. Binali Bey mi Sisi mi diye meydanlarda bağırdı. Ne oldu. Önümüzdeki hafta ziyarete ayağına gidiyorsunuz. Bunları niye anlatıyorum biliyor musunuz? Yapılmış işlere, sözlere bakarak önümüzdeki dönem ne kadar önemli bir işimiz olduğunu, milletimize hizmetlerimizi daha güçlü bir şekilde anlatmamız gerektiğini, daha büyük bir iş birliği içerisinde davranmamız gerektiğini sizlere hatırlatıyorum.
Vatandaşlarımıza diyorum ki sizi tehdit eden anlayışa ve sizi korkutarak sözüm ona oyunuzu almaya çalışan anlayışa siz tam tersine bir cevap vereceğinize yürekten inanıyorum. Kaldı ki onun dediğinin tersini yapan kentler hizmet almada Türkiye'nin en şanslı kentleri oldu. Çünkü kendisi dediğinin tersini yapmakla ünlü birisi. Göreceksiniz milletimiz de gereğini yapacak. Ne yazık ki ekonomi, enflasyon, bugün insanların geldiği yoksulluk ortamı, dar gelirlilerin düştüğü durum, emeklilerin düştüğü durum üç haneli enflasyona doğru gidişimiz bütün bunlara bakarak sakın o tehdide kanmayın benim değerli vatandaşlarım.
“ÇOK DEĞERLİ HİZMETLER YAPIYORUZ”
Bugün İstanbul'un tamamında çok değerli hizmetler yapıyoruz. İETT'nin çok değerli yenilikçi hizmetleriyle İstanbulluları buluşturuyoruz. Size sadece İETT’nin bazı ilklerinden bahsetmek istiyorum.
İETT tarihinde ilk kez;
280 yolcu kapasiteli, çift körüklü, güçlü, konforlu, akıllı ulaşım sistemlerine sahip, yerli üretim otobüsleri şehrimize kazandırdık. İBB olarak kendi imkanlarımızla Dizelden Elektrikliye ilk otobüs dönüşümünü gerçekleştirdik. Ulusal standartlarda 10 farklı Muayene İstasyonu kurduk. Tüm Özel Halk Otobüslerinin denetimini İETT bünyesine alarak, tüm bu araçlarda şoför duygu –durum analizi, kaza uyarı sistemi gibi kapsamlı dijital dönüşüm projesini ilk kez hayata geçirdik. İstanbul’daki kapalı Durak oranını ilk kez %35’ten %46’ya çıkardık. İlk kez 39 İlçenin tamamında hizmet vermekte başladık ve İETT’ye erişilebilirlik oranını %99’a çıkardık. Bugün İstanbul’un tamamında maksimum her 500 metrede bir İETT durağımız bulunuyor.
KADIN İSTİHDAMI
İETT tarihinde hiç kadın şoför görev almamıştı. Bu dönemde ilk kez başlattığımız uygulama ile kadın şoförlerimizi İETT’de ilk kez göreve başlattık ve bugün kadın şoför sayımızı 155’e ulaştırdık. Kadın Çalışan sayımızı % 85 artırdık, kadın yönetici sayımızı ise 3 katına çıkardık. Bütün bunları yapabilmek için yönetim becerisi gerekir, organizasyon ve finansman becerisi gerekir, liyakat gerekir. Milletin evlatları ile milletin kurumlarını yönetmek. Böyle bir ahlakın temsilcisiyiz. Ama en çok da adalet duygusu, vatan, millet sevgisi gerekir. Siz eğer, “Bize oy vermeyen yerlere metro götürmüyoruz” derseniz vatandaşlarımıza onlara ders vermek düşer. Her şey çok güzel olacak. Nasıl özellikle yöneticiler noktasında yolcuların partisini sormaya kadar bir süreci tariflemeye çalışsalar da biz herkese milletin evlatları olarak bakmaya devam edeceğiz.
ENERJİMİZ ÇOK YÜKSEK
86 milyon insana eşit hizmet etmeyi önüne hedef olarak, ilke olarak koyacak ve buna sadık kalacak insanlardan olduk, olmaya devam edeceğiz. İnanın bu anlayışla İstanbul'u çok daha güzel günlere taşımak için kararlılığımız ve enerjimiz çok yüksek. Tabii ki buraya biz 20 otobüs için geldik ama inanın bu sözleri duyunca insan dertleniyor ve içi acıyor. Bunlarla ilgili de halkımızla dertleşmemiz gerekiyordu. Yarın o yaşadığımız depremin, o acı depremin 10 binlerce insanımızı kaybetti. Canımızı yitirdiğimiz, ciğerimizin dağlandığı paramparça olduğu depremin yıl dönümü. Yarın ben Hatay'da olacağım. Değerli Genel Başkanımızla beraber. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin değerli çalışanlarının özenli katkılarıyla birlikte İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak Kırıkhan'da bir lisenin temel atma törenini yapacağız. Bir liseyi Kırıkhan'da deprem döneminde katkılarımızı sunmak adına oraya kazandıracağız. Tabii ki katkılarımız ve takibimiz deprem bölgesinde devam etmekte. Yarın bu acı günün yıl dönümünde dualarımızı kaybettiğimiz canlarımız adına yapacağız ve kaybettiğimiz canlarla birlikte hayatını orada sürdüren 11 şehrimizdeki insanlarımızın biliyoruz ekonomik standartları aşağı düştü. Biliyoruz eğitim standartları aşağı indi. Yaşam koşulları çok kötü. Biliyoruz bir kısım hizmetler oraya yeterince ve zamanında götürülmedi. Ama size söz, şunu söylüyorum. Görevimiz, makamımız ne olursa olsun, o 11 şehirde yaşayan insanlarımızın seviyelerini bu ülkede yaşayan her insanımızın seviyesiyle eşitleyene kadar gece gündüz çalışacağımıza ve milletimize layık olma yönünde önce o coğrafyada yaşayan insanlarımızın bize dua ettiği, teşekkür ettiği hizmetlerimizi yapacağımızı buradan o bölge insanlarımıza da iletmek isterim. Allah bizi başta onlara, sonra milletimize, sonra da İstanbullu hemşehrilerimize mahcup etmesin. Otobüslerimiz İstanbul'umuza hayırlı ve uğurlu olsun. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.”
YÜKSEK KONFOR VE GÜVENLİK DONANIMI
Ekrem İmamoğlu konuşmasının ardından 20 otobüsün önünde İETT Genel Müdürü İrfan Demet’ten de bilgi aldı. Yaklaşık 1 milyar TL’lik yatırımla İstanbul’a kazandırılan araçlar konfor ve güvenlik donanımlarıyla dikkat çekiyor. 12 metre uzunluğundaki 100 yolcu kapasiteli otobüsler, 300 beygir güce sahip. Araçta dijital kamera ayna sistemleri, anlık şoför duygu durum analizi ve yolcu sayma sistemleri bulunuyor. Ayrıca araç verilerini anlık Filo Yönetim Merkezi ile paylaşabilme özelliği ile şoför kaza uyarı donanımı, Telemetri Sistemi ve sürücü için görüş kameraları da aracın diğer sistemleri arasında bulunuyor.
Haberin video linki: https://we.tl/t-fFyfNL7Yym
Haberin fotoğraf linki: https://box.ibb.gov.tr/index.php/s/XaRDXK3EF3z8AkF