İmar konularında bilgi sahibi oldukça imar planlarının önemini kavradım. Bir topluma yapılacak en büyük kötülük insanları yaşam alanlarında imarsız bırakmak ve yapılan imar planlarının tadile edilerek yeşil alanların imara açılmasıdır
İlçemiz geçmiş yıllardan bu yana kaçak yapılaşmanın, imarsız binaların İstanbul'daki merkezlerinden biri oldu. Eski belediye başkanlarımızdan biri beni bu konuyu haber yaptım diye mahkemeye vermişti.
Geçmiş dönemdeki belediye başkanlarımız ve muhalefet partilerimiz kaçak yapılaşmanın şehri yenileyeceğini düşündüğünden plansız-imarsız yapılaşmaya göz yumdular.
Karşımıza plansız, araba park edilemiyecek derecede dar sokaklar ve yeşil dokudan uzak mahalleller ortaya çıktı. Tabii bununla beraber trafik sorunu da arttı.
Son dönemde ilçemizde kaçak yapılaşmanın yok denecek kadar az olması, yeni yapılan binaların imarlı olması depreme karşı yeni binaların sağlamlığını ortaya koyması anlamında sevindiricidir.
Kaçak yapılaşmanın yerini imar planlarındaki tadilatlar aldı. Özel imarlar şehir rantını birilerine aktarırken diğer yandan da yaşam alanlarımızın darlmasına sebep olmaya başladı.
Düşünün, aynı mahallede bir yerde 4 katlı bina yapılabilirken aynı mahallede özel imarla 14 katlı bina yapılmasına da müsaade ediliyor.
Adaletsiz imar planları adaletsiz rant dağıtımına da denk düşüyor.
İlçemizde Eyüp Merkez ve Alibeyköy bölgesinde bir deprem olsa çadır kuracak yer kalmadı. Alibeyköy deresi etrafı bile tel örgüler çekilerek birtakım firmalara kiraya verildi.
Kemerburgaz ve Göktürk bölgesi zemin olarak daha sağlam ve daha az bir nufus yoğunluğuna sahip.
Dolayısıyla olası depremde o bölgeler daha şanslı.
Bugün Eyüp Belediyesi'nin sitesine deperem yazarak arama yaptım. Olası bir deprem için hiçbir hazırlığının olmadığını görmek beni şaşırttı.
Bugün 17 Ağustos Marmara Depremi'nin 14. yılı.
Resmi rakamlar ile 18 bin insanımızı kaybettiğimiz gün.