31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul’da CHP’nin tek kadın adayı olan Eyüpsultan Belediye Başkan adayı olan Emel Bilenoğlu, “Kadınlar Konuşuyor” yazı dizimizin konuğu oldu. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yaptığımız söyleşiyi keyifle okuyacağınızı düşünüyoruz.
Emel Hanım Eyüpsultan’da belediye başkanlığına aday oldunuz. Eyüpsultan’da kadın aday olmak nasıl bir duygu ? Adaylık sürecinizde kadın aday olmanın kolay ve zor yönleri neler oldu sizin için?
Adaylığımın üzerinden tamı tamamına iki yıl geçti. Eyüpsultan’ın sokakları, caddeleri evleri ve içinde yaşayan birbirinden güzel insanlarıyla adaylığımdan bu güne ve de daha öncesinde bir aradaydık. Bence kadın aday olmak ya da aday olmak birbirinden çok farklı iki şey değil. Aslında bu, görev süresini nasıl yönetebileceğinize insanları ikna etmekle alakalı bir mesele. Ben evine hiç gidilmemiş kadınlara ulaştığım için, başımı herhangi bir kadının omuzuna koyabildiğim için, aslında benzer sorunlarımızı farklı farklı yaşadığım kadınlarla aynı havayı teneffüs ettiğim için, eline dokunduğum insanlara samimiyetimi verebildiğim için aday olmak noktasında çok güzel bir süreç yaşadım. Kadın aday olmanın en kolay değil de güzel tarafı çaldığınız kapıların size koşulsuz açılması bence…. Zor bir şeyle çok karşılaşmadım. Zaten uyumayı ve bir şeyler yapmadan zaman geçirmeyi seven biri değilim. Bu nedenle saha beni yormadı, hatta bu günlerde kendime farklı farklı işler yaratıyorum. Aslında hayat dediğimiz bu uzun ama bir o kadar da kısa zamanın en efektif şekilde geçmesini istiyorum. Çok uyuduğum ya da çok boş olduğum zamanlarda sanki bir şeyleri kaçırıyormuşum gibi hissediyorum.
Sizi siyaset’de aktif olmaya iten neydi? Neden aday olmak istediniz?
Ben 2013’e kadar ülkece yaşadığımız süreçlerde yaşadığımız yüzyıl içinde ülkemizin yaşadığı sorunları çağın çok gerisinde hissettim. Yani modern kalkınmış ve gelişmiş bir ülkede yaşanmaması gereken sorunlar yaşadığımızı hep birlikte izliyorduk. Ülke karar vericilerinin, ülkenin temel sorunlarıyla değilde bireyselleştirilmiş meselelerle uğraştığını izlediğimiz bir süreç yaşıyorduk. Kürsü söylemlerinin çok sertleştiği, kadın özgürlükleri ve haklarının gün geçtikçe siyasete malzeme yada kılıf yapıldığı, üretimin bu günlere gelesiye kadar istekli olarak azaltıldığı, ekonominin gün geçtikçe kötüye gittiği, eğitiminse artık yönetenlerin de kendi dillerinden ifade ettikleri gibi berbat edildiği başarısız bir süreç yaşıyorduk. Her şeyden önce iki çocuğu olan bir anneyim ben, onların ve onlar gibi nice çocukların geleceğini düşünmek zorundayım. Faydalı olabileceğimi düşündüm, aslında kadın şefkatinin siyasetin en çok ihtiyacı olduğu şey olduğunu hissettim bu nedenle siyasetin içinde olmak istedim. Zira 25 yıllık iş hayatımdan sonra sürece en çok katkı sağlayabileceğim alanın siyaset olduğunu biliyordum. Aday olma konusu ise başka. Her insan böyle güzel bir ilçede belediyeyi yönetip iyi işler yapmak ister tabii ki ama ben Eyüpsultan’a sanatçı kimliğiyle bir kadının iyi geleceğini sahada aldığım izlenimlerin kuvvetiyle neredeyse eminim. Zaten bu günlerde ki yönetsel şekle baktığımızda da yine insan olgusu geriye atılmış, boş verilmiş, haydi ev yapalım arsa satalım tadında bir belediyecilik anlayışı sergileniyor. İnsanların sorunları küçümseniyor, söylemler üst perdeden, empati kurulamıyor. Hasta bir çocuğun annesinin, ölümcül hasta bir kadının durumunun, kan ağlayan esnafın ilacının rafa kaldırıldığı bir süreci yine yeniden yaşıyoruz…..
Eyüpsultan’da bir kadın olarak en çok neyin eksik olduğunu düşünüyorsunuz?
Ben en çok kalpten gelen iletişimin eksik olduğunu düşünüyorum. Bir meydanın peysaj çalışmasını yapmak, bir hatta yeni bir otobüs seferi ekletmek, bir sokağa yeni bir isim vermek çok kolay… ya da imara asla açılmaması gereken bir yerin imar planına dahil edilmesini sağlamak ‘ hemde ormanın içinde’ bunlar arkasında ülke karar verici mercilerinin olduğu bir belediye kadrosu için kolay işler. Zor olan çatısı olmayan bir evde oturduğu için gece fare ve yabanıl hayvan korkusundan uyuyamayan, çocuğunu uzaktan eğitime hazırlayamayan, kömürü olamayan, ekmeği olmayan, işi olmayan insanları sabırla dinlemektir. Bazen çözemesenizde dinlemek iyi gelir…. Tek derdimiz birkaç binayı yıkıp birkaç bina yapmak olmamalı, o binaların içinde oturacak insanların huzurla yaşamasını sağlamalı. İlçede yeşil alan ve yeniden yapılandırılması gereken bir çok yer var öncelikle hayati tehlike arz eden bu alanları rant beklemeden düzenlemek gerek, yoksa ormanın içinde 210 bin metre kare alanı kime verseniz üzerine bir proje yapar elbet……
Eyüpsultanda kadınlar hakkında yapmak istediğiniz hayalinizi paylaşabilir misiniz?
Kadınları hayatın içine dahil etmek istiyorum. Evlerin dertleri bitmez, hele çocuk varsa gece uyuyamazsın, gündüz oturamazsın. Ben ağlayan kadın, çocuk görmek istemiyorum. Şimdi gücüm yetmiyor tabii ki, bir kişiyle gülseniz diğeriyle ağlıyorsunuz. Tekrar etmiş olmak istemiyorum ama insanları mutlu etmenin yolu onların küçük de olsa sorunlarına dokunmaktan geçer kadın olsun erkek olsun farketmez. Mesela çalışmak isteyen hiç bir kadın işsiz kalmamalı, keşke öyle bir gücüm olsa hepsini güzel güzel işlere yerleştirirdim. Mesela çocuğu için endişelenen anne olmasın isterdim gücüm olsa hepsinin derdine derman olurdum. Bunlar aslında sosyal demokrasiyle yönetilen ülkelerde çoğunlukla başarılmıştır, bunlar için endişelenmezsiniz çünkü oran az olur ve o az oran da stk yada gönüllülük esasıyla çözülür. Şöyle bir düşünün geçim derdi olmayan huzurlu bir yuva, çocuklar dünya sıralamalarında ilk 100 lerde olan devlet okullarında okuyor, ısınma derdi yok, ay sonu derdi yok, hatta arttırdığınız paranızla tatil planları yapıyorsunuz ….. istemez miydiniz. O zaman psikolojik sorunları olan bireyler dışında ailede ne kavga olurdu ne de gürültü…..
Seçimden sonra çalışmalarınızı bırakmadığınızı görüyoruz. Eyüpsultan’da “Umuda Yolculuk Platformu” başkanlığını yürütüyorsunuz. Çalışmalarınızın amacı nedir?
Bunu bir çok insan çok farklı yorumluyor, ama bunun çok basit bir açıklaması var. Hem de bizim kültürümüzün en kıymetli lafıdır ‘’ ahte vefa ‘’ Adaylık sürecinden sonra evine çekilen arkadaşlarımın eminim ki kendilerine özgü nedenleri vardır. Benim de nedenim şu : seçimden aylar sonra bir caddeden geçerken bana aday oldun kazanamadın ortalıktan kayboldun densin istemiyorum…. Ne 2024 e kadar yaşayacak senedim var, ne de her hangi bir hırsım, ne de aldığım bir söz var. Ben üstüme düşen görevi yapıyorum……. Eyüpsultan’da Umuda Yolculuk Platformu’ da güzel ilçemizde Chp ye üye olmayan ya da olan, aktif ya da aktif olmayan Eyüpsultanlı insanların katkısıyla oluştu. Bu platform ilçe de bizlerle görüşmek isteyen, çözemediği bir derdi olan, ya da sadece sohbet etmek isteyen herkese kapılarını açtı. Tek amacımız içimizdeki iyiliği ve sevgiyi Eyüpsultan’da yaşayan insanlarla paylaşmak….
Eyüpsultan’da siyasete girmeyi düşünen kadınlara öncelikle öneriniz neler olur?
Ben daha çok kadının siyasete girmesini dilerim öncelikle ve kadınlara şunu önereceğim. DURUN….SAKİNCE……TEBESSÜMLE……..DİRAYETLE çünkü bunların hepsine çok ihtiyaçları olacak… zira erkekler siyaset yapmayı her şeyden daha çok seviyorlar ve ne yazık ki kadınları siyasetin sadece emek veren kısmında görmek istiyorlar. Birazcık yol alın da hele bakın ne kadın emeği kalıyor, ne sevgi, ne saygı, ne de pozitif ayrımcılık.
Kadın haklarının en çok hangi alanda çiğnendiğini düşünüyorsunuz?
Aslında hangi haklarının çiğnenmediğini saysak daha hızlı biterdi.
Sizce Eyüpsultan’da kadınlar siyaset ve sosyal alanlarda yeterince temsil ediliyor mu? Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
Bence kotaların olduğu her alanda kadın yada kotanın belirlediği her hangi konu ne ise orada bir hak ihlali vardır. Yani kadınların değil Eyüpsultan’da tüm ülkede yeterli siyasi ve sosyal temsiliyeti olmadığını düşünüyorum.
8 Mart hakkında ki düşünceleriz nelerdir ?
8 Mart ülkemizde de emekçi kadınlar için sadece kuruca kutlanan ( ki zaten kutlamaktan çok anmak ve anlamak gerek) bir gün değil emekçi kadın haklarının bir nebze daha iyileştirildiği bir süreç olarak hedeflenmelidir. Örneğin 3 gündür sayfalarımızda 148 rakamını paylaştık, bir çok insan fikir beyan etti ama kimse son bir yılda ülkemizde hayatını çalışırken kaybeden çalışan emekçi kadın sayısı olduğunu bilemedi. Yüzümüzde zoraki bir gülümsemeyle kucak kucak çiçek paylaşarak bu tabloyu düzeltemeyiz. Bu kadınların kaçının sosyal hakkı olduğu kaçının olmadığı gibi sorular sorulmalı böyle günlerde….
Bir anne olarak, iş hayatınızda ve siyasal yaşamız daki yoğun tempo yaşamınızı nasıl etkiliyor? Aile ve sosyal yaşamınızdaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz?
Çocuklarım büyüdüler tabii yoksa bu kadar çok sahada olmak mümkün olamazdı. Birlikteyken kaliteli zaman geçirmeye çalışıyoruz, zaten onların da kendi sosyal hayatları var artık. Eşim ve bana gelince de biz yıllardır çok çalışan bir çift olduk. Çalışmayı seviyoruz, mütevazi bir hayatımız var birlikte vakit geçirmekten hoşlanıyoruz.
Son söz bu özel gün nedeniyle biz kadınlara; Benim saçlarında devrim çiçekleri açan, güneşten önce uyanan, ellerinde cennetin kokuları, yüreğinde aşkın ışıkları olan kadınlarım. Herbirinizi sevgiyle kucaklıyorum, siz de birbirinizi kucaklayın, ama en önce ruhunuzda ki o güzeller güzeli kadını kucaklayın . Unutmayın ki bu dünyada sizden yalnızca 1 tane var, hayatınızın sonuna kadar bir fırsatını buldukça bunun tadını çıkartın. Sevilin ve sevgiyle kalın