Darbe girişimi ve FETÖ ile bağlantısı olmadığını iddia etti
Fethullahçı terör örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemlerle ilgili aralarında sözde 'Yurtta Sulh Konseyi' üyelerinin de bulunduğu 221 sanık hakkında açılan davanın altıncı celsesi başladı. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Sincan Cezaevi Kampüsündeki duruşma salonunda görülen davaya sanıklar, taraf avukatları, müştekiler ve sanık yakınları katıldı.
Darbe girişimi sırasında Akıncı 4. Anajet Üs Komutanı olan eski Tuğgeneral Hakan Evrim, ne darbe girişimi ile ne de FETÖ ile bağlantısı olmadığını öne sürdü.
"Böyle bir planda tüm kameraların kayıt altında olmaması gerekmez miydi?"
Tüm karargah ve birliklerdeki kamera kayıtlarının kayıtta olmasının darbe teşebbüsüne aykırı olduğunu savunan Evrim, "Böyle bir planda tüm kameraların kayıt altında olmaması gerekmez miydi? Darbenin merkezi olduğu iddia edilen 143. Filo’daki kamera tüm olan biteni kaydetmiştir. Darbede etkin rol oynadığı iddia edilen askerler kamera altındayken, sivil zevatın hiçbiri kamerada görüntü vermiyor. Bu bir tesadüf müdür, yoksa kameranın yerini biliyorlar mıydı? Yoksa orada hiç bulunmamışlar mıydı?" ifadelerini kullandı.
"Darbe TSK ürünü değildir"
Evrim, Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıklarının ele geçirilmiş iken, AK Parti binası, Cumhurbaşkanlığı ve TBMM gibi yerlerin ele geçirilme harekatı yapılmamasının, harekat için uygun bir eylem olmadığını ifade etti. Evrim, "Bu tezat darbenin TSK ürünü olmadığını ortaya koyan en önemli unsurdur" dedi.
"Darbenin en kritik hamlesi Hollywood yapımı bir komedi filmine benzemektedir"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tatil yaptığı Marmaris’te ele geçirilmesi için yapılan planlamayı değerlendiren Evrim, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanı'nın darbeciler tarafından ele geçirilmesi şah-mat hamlesidir. Dolayısıyla en mükemmel planlamanın bu faaliyetlerde olması gerekirdi. Cumhurbaşkanı'nın Marmaris’te tatil yaptığı, yer konusunda sıkıntı yaşanacağı durumda Amerikalılardan yardım alınacağı belirtiliyor. Daha planlamanın başında yer konusunda sıkıntı yaşandığı ortadadır. Yer tespitinin yapılmadığı, İHA sistemleri ile bölgenin havadan gözetlenmediği, tatil köyüne giriş-çıkışların kontrol altında tutulmadığı, herhangi bir dinleme faaliyeti yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu tedbirleri ortalama düzeydeki bir vatandaşın bile düşünmesi gerekirken, bu önemli harekâtın eksik yapılması anlaşılır bir durum değildir. Cumhurbaşkanı'nın yeri bulunmadığı zaman Amerikalılardan yardım talep edilmiş midir? Bu konu iddianamede yer almıyor. Bu darbenin Amerikalılar ile bağlantısı nedir? Hangi Amerikalılar bu darbeye yardım etmek istemiştir? Darbenin en kritik hamlesi Hollywood yapımı bir komedi filmine benzemektedir."
"Darbe sonrası istediğim makama geçebilirdim"
Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu ve atama listesinde Milli Eğitim Müsteşarı olarak atandığı iddialarına yanıt veren Evrim, "Eğer ben bu konseyin bir üyesi olsaydım, bu görevlendirme listesindeki en fiyakalı, en etkin göreve kendi adımı yazdırmaz mıydım?" diye sordu.
Mahkeme Başkanı Dik’in, "O fiyakalı görev ne?" sorusunu yöneltmesi üzerine Evrim, "Onu bilmiyorum ama Milli Eğitim Müsteşarı olarak yazdırmazdım kendimi. Neticede ben olayın en merkezinde yer alıyordum. Çünkü Üs komutanlığı Hava Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki en prestijli bir görevdi. Eğer gözüm daha yükseklerdeyse hiçbir yere adımı yazdırmayıp darbe sonrası istediğim makama geçebilirdim. Tüm bunlar bile konseyde olmadığımı göstermektedir" diye konuştu.
"Genelkurmay Başkanı'nı ikna edebilecek TSK’daki en son kişiyim"
Evrim, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın darbe girişiminin başına geçmesi için ikna etmeye çalışan konsey üyelerinin arasında olduğu iddialarına ilişkin, "Konsey'deki hiçbirini tanımıyorum. İddianamede adı geçen örgüt ile herhangi bir bağım yoktur. Eğer ben bu iddia edilen Konsey'de yer alsaydım, iddianameye göre Ocak 2015’te başladığı iddia edilen darbe girişimi planlamasında yer almam gerekirdi. Böyle bir faaliyette hiç bulunmadım. Vatanına milletine sadakatle bağlı olan bir askerim. Daha önceden birlikte görev yapmış, ortak hatıraları olan kişiler birbirlerini ikna edebilirler. Ayrıca yaş olarak uygun olmak da ikna edecek kişide bulunması gereken özelliklerdir. Ben Genelkurmay Başkanı ile hiç tanışmadım. Dolayısıyla kendisini ikna edebilecek TSK’daki en son kişilerden biriyim. Genelkurmay Başkanı'nın helikopter ile üsse ineceğini duydum. Enterne edilerek 143. Filonun dışında bulunmam, telefonumun alınması nedeniyle olanlardan haberdar olamadım. Eğer bu harekâtın içinde olsaydım, Genelkurmay Başkanı karargâha getirilince bizzat onu ben karşılardım. Genelkurmay Başkanı'nın yanına karargâha gitmem gerektiğini oradaki silahlı ekip bana dikte etti. Yanıma iki silahlı kişi vererek karargâha götürdüler. İçeriye girdiğimde Genelkurmay Başkanı'nın rahat tavrıyla saygı, sevgi içinde konuştuğunu gördüm. Komutana bakarak, 'Hoş geldiniz' dedim. Ben geçip tek boş koltuk olan makamımdaki koltuğumu öne doğru çektim. Koltuğu çekerken makam telefonunun ve televizyonun kablolarının kesilmiş olduğunu fark ettim. İçeride birkaç tümgeneral ve siviller vardı. Ben odada sadece Genelkurmay Başkanı'nı, Akın Öztürk’ü ve Kubilay Selçuk generali tanıyorum. Yapılan tüm konuşmaları sadece dinledim ve hiçbir şey söylemedim" şeklinde konuştu.
"Genelkurmay Başkanı farklı bir yaklaşımla fikir üreterek oradakileri yönlendiriyordu"
Genelkurmay Başkanı Akar’ın alıkonulduğu odada o gece yaşananlar hakkında konuşulduğunu aktaran Evrim, "Televizyondan bir bildiri yayınlandığı, Genelkurmay Başkanlığı'ndan bazı mesaj emirleri geldiği söylenildi. Ben ise cep telefonumun alındığı için olanları anlamaya çalışıyordum. Genelkurmay Başkanı ülkenin durumuna ilişkin bildiride belirtilen şikâyetlere kendisinin de katıldığını, hatta iktidar partisinden bazı milletvekillerinin bu konulardaki benzer serzenişleri bizzat kendilerine ifade ettiklerini belirtti. Genelkurmay Başkanı, toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla hep birlikte hareket edilerek ülkenin yüzeye çıkarılması gerektiğini ifade etti. Mesela Abdullah Gül, Davutoğlu, parti içi muhalefet, muhalefet partileri, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, kanaat önderlerinin katılımıyla ülkedeki sorunların çözülebileceği yönünde sözler sarf etti. Eğer istenirse bu kişilerle görüşülmesinin faydalı olabileceğini kendisine ifade ettiler. Bu ana kadar ben hep dinledim, tek kelime dahi etmedim. Benim gördüğüm kadarıyla oradakilerin Genelkurmay Başkanı'nı ikna etmeye çalışmasından ziyade, Genelkurmay Başkanı farklı bir yaklaşımla fikir üreterek daha güçlü çözüm alternatifleri sunmak suretiyle oradakileri yönlendiriyordu. Ben Genelkurmay Başkanı'nın oraya zorla getirildiğini bilmiyordum. İçeridekiler saygı, sevgi içinde davranıyordu. O ana kadar Genelkurmay Başkanı'nı ikna etmem sözkonusu olmadı" diye konuştu.
"Gülen ile ne görüştüm, ne de aradım, ben Gülen'in numarasını bilmem"
Evrim, odadan çıkması esnasında Genelkurmay Başkanı Akar’a telefon görüşmesi yapabileceğini ifade ettiğini anlatarak, "Kendisine, 'Komutanım, bu kapsamda ifade ettiğiniz muhalefet, STK, kanaat önderlerinden görüşmek istediğiniz biri varsa telefonla sizi görüştürebilirler' dedim ve dışarıya çıktım. Benim içeride ettiğim tek cümle budur. Gülen ile görüştürmek istemekle suçlanıyorum. Böyle bir ifade ağzımdan çıkmamıştır. Gülen ile ne görüştüm, ne de aradım. Ben odadan çıktıktan sonra Gülen’in adı geçtiyse bilemem. Ben Gülen’in numarasını bilmem. Kendisiyle de hiç görüşmedim. Gülen ile görüştürme teklifi yapmam mümkün değildir. Ben vatanına, milletine, yeminine sadakatle bağlı olan bir askerim, terörist değilim" iddialarında bulundu.
"Kemal Batmaz’ı tanımıyorum"
Mahkeme Başkanı Dik, sanık Evrim’e olay gecesi kayıtta olan kameralardan elde edilen fotoğrafları gösterdi.
Evrim, fotoğraflardan birinin kendisi olduğunu, diğerlerinin ise kendisini 'andırdığını' ifade etti. Dik, darbe girişimi gecesi Akıncı Üssü’nde olan sivil sanıklardan Kemal Batmaz’a 'Sen kimsin?' diye sorup sormadığını sorması üzerine, 'Kendisini hiç tanımıyorum' cevabını verdi.
"Batmaz’a cephe selamı vermedim"
Davanın savcısı, "Fotoğraflarda Batmaz'a cephe selamı verdiğin gözüküyor" sorusunu yöneltti.
Evrim, "Öyle bir selam vermedim. Ben gittiğimde bu video bana savcılık tarafından gösterilmedi. Gösterilseydi vermediğimi söylerdim. Kendisine asla ve asla cephe selamı vermedim" ifadelerini kullandı.
29.05.2017 19:43:00