Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeşilay tarafından düzenlenen Uluslararası Uyuşturucu Politikaları ve Halk Sağlığı Sempozyumu'na katıldı. WOW Convention Center'da düzenlenen sempozyumda konuşan Erdoğan, uyuşturucu ile mücadele konusunda önemli mesajlar verdi.
Dünyada 180 milyon uyuşturucu kullanıcısı olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Bunların 75 milyonunun bağımlı olduğu ifade ediliyor. Bu rakamlar hızla artıyor. Sosyal ruhsat bedensel tahribatın yanında uyuşturucu kullanımı her yıl yaklaşık 2 trilyon dolarlık maddi kaybı da beraberinde getiriyor. Türkiye'de yasadışı maddeleri en az bir kere kullanan oranlarının nüfusun yüzde 2.7'si olduğunu gösteriyor. Kuşkusuz 2.7 diğer ülkelerle kıyaslandığında oldukça düşük bir oran ancak bu oranın hızla arttığını da müşahede ediyoruz. İnşallah son dönemde artan tedbirlerle kurumlarımızın meseleye daha yoğun eğilmeleri ile hem artışın önü kesilecek hem de bu oran daha da aşağılara çekilecektir. Başbakanlık yaptığım dönemde gençliği tehdit eden bu mesele ile yakından ilgilendim. Tedbirler konusunda da çok sayıda adımı bakan arkadaşlarımızla birlikte attık. Cumhurbaşkanlığı görevini yaparken de bu mesele her zaman gündemimizde olacak" diye konuştu.
"MADDENİN MANEVİ DEĞERLERİN ÖNÜNE GEÇMEYE ÇALIŞTIĞI BİR DEĞİŞİM SÜRECİ YAŞIYORUZ"
Dünyada son yüzyılda büyük bir değişim yaşandığını anlatan Erdoğan, "Açıkçası maddenin dünyanın her yerinde manevi değerlerin önüne geçmeye çalıştığı bir değişim süreci yaşıyoruz. Bunu sadece İslam ile İslam coğrafyası ile sınırlamak mümkün değil. Hıristiyanlığın da Museviliğin de maddi alanın saldırısı altında olduğunu biliyoruz. Sadece dinler değil, bir dine dayansın ya da dayanması kültürler, gelenekler, insana ait olan ahlak, karşılıklı saygı, hoşgörü gibi kavramlar çok ciddi biçimde erozyona uğruyor. Paranın, sınırsız kazanma hırsızın her türlü insani değeri çiğnediği bir süreç yaşanıyor. Bir varil petrol için binlerce insanın kanını akıtmak meşru görülebiliyor. Bir avuç altın için çocukların, kadınların katledilmesinin meşru görüldüğü bir çağda yaşıyoruz. Dünyanın her yerinde insanlığa, ruha, vicdana ait değerlerin tek tek yok olduğunu, bunların yerine paranın, hırsın konulduğunu görüyoruz. Ne yazık ki manevi bir değeri alıp yerine maddi bir değer koyduğunuzda insan onunla tatmin olmuyor. Tatmin duygusu, kanaat duygusu yok oluyor, azla yetinme paylaşma duygusu hızla yok oluyor. Bunların yerine konulan zevkler ise insanları tatmin etmiyor. Zengin olmak insanın mutlu olmasını sağlamıyor. Hem uyuşturucunun hem de istismarın işte tam da böyle bir noktada devreye girdiğini görüyoruz. Amaçları, hedefleri, davası, idealleri elinden alınmış olanlar içinde boşluk hissedenler çareyi kendilerini uyuşturmakta buluyor. Ellerinden tutulmayan, başları okşanmayan, kendilerine bir istikamet çizilmeyen o çocuklar oluşan boşluğu başka şeylerle kapatmaya çalışıyorlar. Bu bazen uyuşturucu, bazen şiddet oluyor. Bazen de örgütlü şiddet olup teröre dönüşebiliyor" şeklinde konuştu.
"TERÖR EYLEMLERİNİ İSLAM DİNİNE İZAFE ETMEK GERÇEĞİ SAPTIRMAKTIR"
Dünyayı tehdit eden IŞİD terörü konusuna da değinen Erdoğan, "Herkes sonuçları konuşuyor. Sebepleri konuşan yok. Herkes son bir iki ayda ortaya çıkan manzarayı konuşuyor. Kimse bu gençlerin nasıl olup da böyle acımasızca cinayetler işleyebildiğini etraflıca konuşmuyor. Ortadoğu'da devam eden terör eylemlerini ve terör örgütlerini belli bir dine özellikle de İslam dinine izafe etmek gerçeği saptırmaktan başka bir şey değildir. Ne İslam dini, ne de yeryüzündeki bir başka semavi din böyle bir vahşeti, böyle insanlık dışı cinayetleri asla meşru göstermez" ifadelerini kullandı.
"IŞİD'İN İSLAM İLE ALAKASI YOK"
Dünyanın IŞİD terör örgütü ile alakalı koalisyon içerisinde olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "IŞİD terör örgütü Ortadoğu'da böyle bir kendine göre mücadeleyi verirken benim ülkemde 32 yıldır devam eden bir PKK terör örgütü var. Acaba bu dünyayı niye rahatsız etmiyordu. Bu sadece benim ülkemde değildi. Uzantılarına baktığınız zaman Avrupa ülkeleri içerisinde bu terör örgütünün uzantıları var. Parasal kaynaklar ve silahlar oralardan geliyor. Acaba bu Avrupalı dostlar bu terör örgütüne karşı niçin rahatsız olmadılar. Çünkü o terör örgütünün önünde İslam diye bir kelime yoktu, onların İslam'la bir alakası yoktu. Dert başka. IŞİD'in de İslam ile alakası yok. İslam teröre asla yol vermez. İslam bir barış dinidir. Kelime anlamı itibariyle de barışın ta kendisidir. Hiçbir semavi dinin barışı tehdit eden bir teröre müsaade ettiğini görmedik. Bu teröristler bir din adına cinayet işlediklerini söyleyerek aslında kendilerini kandırmaya, içlerindeki soruları bastırmaya çalışıyorlar. Bu örgütlere İslami terör örgütü yaftasını yapıştıranlar da gerçeği perdeliyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
IŞİD'e batıdan çok sayıda gencin katıldığını söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"BM Güvenlik Konseyi'nde kendileri ile görüştüğümüz bütün devlet başkanları şunu söyledi. Fransa devlet başkanı; 'ülkemden bin kişi katıldı' diyor. İngiltere; '600 kişi katıldı' diyor. Almanya bir o kadar. Avustralya'dan buraya katılanlar var. Demek ki burada ciddi bir koalisyon var. Bunların hepsi ben inanıyorum ki Müslüman da değil. Bunların aralarında da uyuşturucu bağımlıları da var, şiddete eğilimli olanlar da var. Ne için cinayet işledikleri bunlar için zerre kadar önemli değil, yeter ki kan aksın. Sadece sinekleri görmek sorunun küçük bir parçasını görmektir. Asıl görmeniz gereken bataklığın ta kendisidir. Bataklık kurumadığı sürece sinek her zaman olacaktır. Terörü de şiddeti de, madde bağımlılığını üreten bataklık insanlığı tehdit eden hırstır, sınırsız kazanma duygusudur."
"AVRUPA SENİN ŞEFKAT KUCAĞIN YOK MU"
Türkiye'de şu anda 1.5 milyon Suriyeli ve Iraklı mülteci olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Bunlar neden kaçıyor ölümden. Biz bunlara kapımızı kapayabilir miyiz. Çünkü bizim medeniyetimiz, inancımız asla buna müsaade etmez. 1.5 milyon insan şu anda bizim misafirimiz. Avrupa'nın tamamında ne kadar var 130 bin. Şimdi soruyorum ey Avrupa senin şefkat kucağın yok mu. Silah vermeye gelince gönderiyorsun. İşte bugün bazı gazetelerde bazı Avrupalı dostların gönderdiği füzeler, silahlar teröristlerin elinde yakalanmış. Sadece Avrupa değil batının her kesiminde bu var. IŞİD'in elindeki şu andaki silahlar malum. Karşı karşıya olduğumuz birçok küresel meseleyi bu zaviyeden değerlendirmek durumundayız. Farklı bir dünya mümkündür. Manevi olana, geleneksele düşmanlık yaparak onu yeryüzünden silerek insanlık kalkınamaz, ilerleyemez" dedi.
"ZORUNLU DİN DERSİNİ TARTIŞIRSANIZ TABİİ UYUŞTURUCU GELİR, ŞİDDET GELİR, IRKÇILIK GELİR ONUN YERİNİ DOLDURUR"
AİHM'nin zorunlu din dersi ile ilgili kararını da eleştiren Erdoğan, şunları söyledi:
"AİHM geçen haftalarda Türkiye aleyhine bir karar aldı. Zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinden öğrencilerin muaf sayılmasını temin edecek bir düzenleme. Bu karar yanlış bir karar. Batıda bunun uygulaması yok böyle bir şey olmaz. Dünyanın hiçbir yerinde zorunlu fizik, kimya, matematik dersinin tartışma konusu olduğunu göremezsiniz. Ne hikmetse zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi tartışma konusu olur. Eğer olsun mu olmasın mı diye tartışılacaksa uyuşturucu bağımlılığından, terörden, şiddetten neden şikayet ediliyor. Zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersini tartışmaya açarsanız tabii uyuşturucu gelir, şiddet gelir, ırkçılık gelir onun yerini doldurur. Biz manevi değerlerine bağlı bir nesilden söz ettiğimizde hem içeride hem dışarıdan sesler yükseliyor. Biz alkol ile ilgili Avrupa hatta Amerika'da olan düzenlemeleri getirdiğimizde hedef yapılıyoruz. Bizim içimiz yanıyor, dertliyiz. Öyle anne babalar gördük ki gerçekten perişan olmuşlar. Çocukları alkol bağımlısı, uyuşturucu bağımlısı olmuş biricik yavruları kopup gitmiş. Ocaklar sönmüş bu uğurda cinayetler işlenmiş. Özgürlük deyip buna kayıtsız mı kalacağız. Uyuşturucu baronlarının simsarların gençlerimizi ellerimizden almasına özgürlük deyip sessiz mi kalacağız. Kesinlikle hayır. En başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası bize bu mücadeleyi yapmak için kesin yetki veriyor. Anayasa ötesinde insan olmak, vicdanlı olmak bize böyle bir sorumluluk veriyor. Asla rehavet içinde olmayacağız. Türkiye'de yasadışı madde kullanım oranı ne kadar az olursa olsun tehlikenin büyümekte olduğunu görecek, işin başında tedbir alacağız. Ülke olarak büyürken gelişmiş ülkelerin yaşadığı acı tecrübeleri tekrar etmek zorunda değiliz. Maddi olarak zenginleşirken manevi olarak fakirleşen bir Türkiye özünden uzaklaşan bir Türkiye olur. Buna izin vermeyeceğiz."
"'BENİM ÇOCUĞUM ASLA KULLANMAZ' DEMEYİN"
Konuşmasında ailelere de seslenen Erdoğan, "Bu mesele ile mücadele edilecektir ancak evde mücadele yoksa, ailede mücadele yoksa güvenlik birimlerinin tek başına mücadelesi yeterli olamaz. 'Benim çocuğum asla kullanmaz.' Gidin Amatem'lere bakın. Amatem'lerin önünde 'benim çocuğum asla kullanmaz' diyen anne babaları göreceksiniz. Okul ve eğitim bu meselede en önemli mücadele zemini. Sadece öğretmen gözetimi ile değil artık müfredatı da gözden geçirerek mücadeleyi ders kitaplarından başlatmak zorundayız. 12 yıldır bu konuda istediğimiz adımları atamadığımızı özeleştiri olarak söyleyebiliriz. Milli Eğitim müfredatımızı pozitif bilimleri en iyi şekilde aktarırken, çocukları şiddetten, zararlı maddelerden uzak tutacak şekilde ele alınmalıdır. Altyapıya ilişkin sorunlar çok büyük oranda çözüme kavuşmuşken artık içeriye yoğunlaşmak durumundayız. Çocuklarımıza bariyerlerin olmadığı bir zihin dünyasını açarken, onlara milli, ahlaki ve insani değerleri de aktarmak eğitimin temel amacı olmalı" diye konuştu.
29.09.2014 13:45:20