KEMAL BAŞBAKAN

Meclis aritmetiği ortaya çıktı.
Artık hangi oylar nereye gitti, gitmeseydi sonuç ne olurdu gibi yorumların üzerinde durmanın anlamı yok.
Üzerinde durulması gereken nokta hükümetin nasıl kurulacağıdır.

Kestirmeden gidelim.

AKP'nin diğer üç partiden biri ile koalisyon kurması zevahiri kurtarma açısından elzem.
Çünkü devlet içindeki yandaş bürokratları, valileri, TRT-YSK yöneticilerini, kupon araziler ile ilgili birimlerin yöneticilerini yerinde tutmanın yolu hükümeti kurmaktan geçiyor.
Yandaş sermayeyi, yandaş basını kollamanın yolu da bu.
17-25 Aralık davalarının üzerini örtmek de bu yolla olur.
Elbetteki Ak Saray mukimini rahatsız edecek kısıtlamaların önüne geçmek hükümet olmaktan geçiyor.

Peki bu mümkün mü?

Zor görünüyor.

Her şeyden önce bu meclis dağılımından çıkacak herhangi bir hükümetin ömrü bir, bilemedin birbuçuk yıldır.
Önümüz erken seçim.
AKP ile hükümete ortak olacak partinin bu erken seçimde büyük oy kaybına uğrayacağı kesin. Bu yüzden AKP'nin bir ortak bulması zor.

Üç muhalefet partisinin kısa bir dönem için bir koalisyon kurması ve başta seçim kanunu olmak üzere acil yasaları çıkarıp devlet içindeki yandaşları temizledikten sonra erken seçime gitmesi en akılcı yol gibi görünüyor.
Olur mu olur.
Olmazsa neden olmaz?
Buradaki engel MHP ile HDP'nin aynı resimde görünmek istemeyeceğidir.

Bu durumda ortada kalan tek seçenek MHP ve HDP'nin CHP'nin kuracağı azınlık hükümetine destek vermesidir.
CHP'nin bu iki partiye eşit mesafede olması bu seçeneği mümkün kılıyor.
Ulusalcı kanadıyla MHP'ye, emanet oylarıyla HDP'ye bir yakınlığı mevcut.
Bir protokol çerçevesinde yapılacak bir anlaşma ile acil yasalar çıkarılır, gerekli tayinler yapılır, üstü örtülen yolsuzluk davaları yeniden açılır ve erken seçime gidilir.
Böyle bir durumda gidilecek bir seçimde AKP oylarında ciddi bir erime olacağı kesindir.

Şu anda Tayyip Erdoğan'ın kafasındaki formül, yeni hükümet turlarından bir sonuç çıkmaz gerekçesiyle Meclis'i feshedip 45 gün içinde seçime gitmektir.

Hem de seçim barajını yüzde 5'e düşürdükten sonra.

Böylelikle barajı geçsinler diye kendi partisinden HDP'ye giden emanet oyların geri dönmesiyle ve sandığa gitmeyen küskün seçmenlerinin bu kez oy kullanacak olmasıyla, en azından hükümeti kuracak 276 rakamını rahatlıkla yakalar. Hatta koalisyonu sevmeyen seçmenin en büyük partiye yöneleceği gerçeğini göz önüne alırsak, bu rakamın 300'e ulaşacağını tahmin etmek için kahin olmak gerekmez.

Böyle bir tablodan en rahatsız olacak parti HDP'dir. Yüzde 5'lik barajı geçip Meclis'e girmesi garanti olacağı için AKP ve CHP'den emanet oy gelmeyecek ve milletvekili sayısı ciddi miktarda düşecektir.

Velhasıl, üç muhalefet partisinin yapması gereken tek şey, şu anda AKP'yi azınlıkta tutan bu meclis aritmetiğinden azami avantaj sağlayacak bir anlaşma yapmaları.

Bu da ya üç partili koalisyon olur, ya da CHP'nin azınlık hükümeti olur.

Ama her halükarda Kemal Kılıçdaroğlu Başbakan olur.

Zaten bizim de Türkiye'nin karmaşık sorunlarını çözmesi için, oylarını düşürerek başbakan olmayı becerecek vizyonda bir siyasetçiye ihtiyacımız yok mu?

Bence var!

 

Sami Erkan