11 Kasım 1938...

Seçimlerin üzerinden geçen günlerde herkesin değerlendirmesini, eleştirilerini, yorumlarını okudunuz, dinlediniz...

Elbette ben de bir kaç şey söylemek istiyordum ama, onun yerine seçim kampanyası süresince yüzlerce insanla görüştüğümden, seçimlerden sonra aynı kişilerin bu konudaki görüşlerine başvurdum ve onların söylediklerini sizlerle paylaşmanın daha doğru buldum, buyrun:

Doğan Amca (68) emekli: “Ben ömrüm boyunca CHP'ye oy verdim. Bundan sonra vermeyi düşüneceğim. Neden dersen, Bu parti Atatürk'ün partisi diye oy veriyordum, ama karşıma Atatürk'e hakaret eden adamı, ya da cumhuriyet karşıtı olduğunu bildiğimiz birini aday gösterip “bunu seçin” derlerse neden oy vereyim?”

Efe (23) Öğrenci: Ben insanlarla şu görüşlerden hangisini paylaşayım: Kılıçtaroğlu “AKP oylarının yüzde 49,5 dan yüzde 42,5 inmesi gösteriyorki seçimin kaybedeni AKP'dir.”

Muharrem ince diyor ki:Başkalarının yenilgileri üzerine bir galibiyet inşa edemezsiniz. Kendi zaferiniz için çalışmalısınız.

Murat (43) Mimar: “Keşke parti içi iktidara harcadıkları enerjiyi seçimler için harcasalardı... şu anda iktidardı CHP...”

Muammer (88) emekli mühendis: “Bu kadar Atatürk ilkelerinden uzak düşmüş bir parti sırf onun adı ve hatırıyla bu kadar oy alabiliyorsa bu bile büyük başarı...

İsmail (54) finans uzmanı: “Yerel seçimlerden, genel seçimlere kadar önümüze bir takım listeleri koyup bunları seçin diyorlar... Hiçbir adayın halkta karşılığı yok... CHP'yi kapatalım vakıf olsun diyen adamı parti yöneticisi yapıyorsun... Kendi memleketinde bile karşılığı olmayan adamı üst sıralara koyuyorsun, sınıf arkadaşını,, sokağa çıksa beş kişiyi yanına toplayamayacak adamları aday yapıyorsun, sonra “ama biz Atatürk'ün partisiyiz, bunları seç diyorsun.. Artık sandığa gitmeyi düşünmüyorum...

Daha yüzlerce böyle görüşü yazabilirim...

Şimdi kendi görüşlerimi söyleyeyim:

******

Seçimleri kaybettik evet...

Üç başlıkta halkın beklentileriyle CHP'nin uygulamaları arasındaki kopukluğu tahlil edelim:

******

1-Aday belirleme:

Yıllardır hem yerel, hem de genel seçimlerde aday belirleme yöntemi ciddi başarısızlılara yol açmaktadır.

Gösterilen, daha doğrusu gönderilen adayların partiyle doku uyuşmazlığını izah etmekte zorluk çekilmektedir.

Oysa siyaset iddia ile yapılır...

“Ben bu işi onlardan çok daha iyi yapabilirim” iddiasına sahip, ve bu nedenle de halkta karşılığı olan geniş kitlelerce sevilen çalışkan adaylar yerine, sırf parti içi ilişkilerle ve kayırmacılıkla, üstelik bu partinin ve cumhuriyetin kurucularına karşı olduğu bilinen isimleri halkın önüne koyunca farklı bir sonuç beklemek doğru olmaz... Bizim seçmenimiz her şeyin farkındadır...

Üstelik bu adaylar yalnızca kurucusunun isminin hatırına seçilmelerine rağmen, ona ve partinin kurucu ruhuna muhalefet etmeye devam ediyorlar...

Artık sosyal medya var herkesin gerçek görüşlerini öğrenmek çok kolay...

Sonra neymiş efendim, demokrasiymiş, hadi canım sen de..

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu çok doğru söyledi:

“Koltuk sevdası olanların bu partide yeri yoktur”

Doğrudur olmamalıdır.

******

2-Seçmen motivasyonunu yanlış okuma:

Mesela 7 Haziran seçim kampanyasında elinde Kuran sallayarak miting yapan Tayyip Bey; yenilgiye uğrayınca aday listesinin yüzde altmışını değiştirerek çok keskin bir dönüşle milliyetçiliğe sarıldı ve oylarını yükseltti...

Çünkü tüm dünyada mülteci ve sığınmacılar nedeniyle milliyetçilik yükseliyordu... Yani kendi açtığı sorunu ters yüz ederek seçimleri kazandı... Nitekim tüm dünyada yükselen milliyetçilik 24 haziran seçimlerinde de etkili oldu... MHP+İYİP toplam yüzde 21 oy aldı.

******

Sahi biz kime yenildik?

Tüm kampanyasını “kıraathane, bedava kek ve çimlerinde yuvarlanacak park” dışında hiç bir şey söylemeyen birine... Ha bir de “bu aday Edirne'ye Demirtaş'ı ziyarete gitti “ ... diyen bir adaya yenildik... Hakikaten başka bir proje varmı hatırladığınız?

Gerçekten de o parti de ikinci adam Bekir Bozdağ ve Burhan Kuzu...

Tayyip bey yoksa parti yok...

Ve biz buna rağmen kaybettik... Gerçekten içinize siniyor mu?

*****

3- Sonuç ve değerlendirme:

Diyorlarki seçmen bilinçsiz o yüzden oy alamıyoruz...

Bu doğru değil...

Türkiye seçmeninin yüzde 70'i sağ seçmendir...

Bu da doğru değil...

Türkiye seçmeni Müdafayi Hukukçudur... Türkiye seçmeni Heyeti Temsiliyecidir... Türkiye seçmeni Cumhuriyetçidir...

Siz bunun farkında değilseniz, ve halka bu mesajı veremezseniz yine kaybedeceksiniz...

Yine yenileceksiniz...

Bu ülke insanları Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Laz, Çerkez, Boşnak, Arnavut olmakla değil; Bu ülkenin Yurttaşı olmakla övünür...

Çünkü bu ülkenin kurucusu bunu söylemiştir, ve herkes bu inanca sahiptir...

Meydanlarda dört parmaklı işaretlerin karşılığı yoktur.

***

Mesela tutturmuşlar bir “dava”...

Nedir bu dava bi anlatın da bilelim...

Ben söyleyeyim:

Ortadoğu topraklarında, her uyanığın “dava”sı vardır...

Her türlü ali-cengiz dava adına yapılır.

Uygar ülkelerde ise ulaşılabilir hedefler vardır...

Dava bitmeyen bir iş iken, hedef sonlu bir iştir... Hedefe varma ölçülebilir, dava ölçüsüzdür...

Dava adamlarının servetleri hep artar...

Şimdi anladınız mı “dava” yı...

*****

Benim alnımdaki her çizgi Mustafa Kemal çizgisini savunarak çizildi...

Ömrüm oldukça da savunacağım...

Türkler, Kürtler, Kafkasyalılar, Balkanlılar, Aleviler, Sünniler, kardeşlerim, “Yurttaşlarım” sizler ile aynı yurtta yaşamaktan çok mutluyum...

Hepinizi kardeşim biliyorum...

Çünkü inandığım adam Mustafa Kemal böyle emretmişti bize...

Umutsuz olmayın...

CHP'nin ve Türkiye'nin tüm sorunlarının çözümünü Mustafa Kemal bize 90 yıl önce göstermişti:

Müdafayi Hukuk, Heyeti Temsiliye, Kuvvayi Milliye ve tam bağımsızlık...

Bir düşünün; bu coğrafyada bizim ihraç edebileceğimiz ve tüm ezilmiş ulusları kurtaracak gerçek bir ideoloji varken niye başka çözümler arayalım ki...

11 Kasım 1938 den beri CHP'nin dışında kimler geldi geçti? DP, AP,ANAP, DYP... hepsi geçti gitti...

Mustafa Kemal 57 yıllık ömründe bize hiç yalan söylemedi... Dedi ki:

“Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır”

Ben Cumhuriyet Halk Partiliyim, Ben Kemalistim demekten korkmayın...

Gururla haykırın...

Ve zafer kazanmak için 11 Kasım 1938den önceki ruha geri dönelim...

O zaman göreceğiz ki Mustafa Kemal haklıymış....

Ferzan ÖZER